Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yaşasın Ödevsiz Yaz Tatili

Kızım 1. sınıfı bitirdiğinde acemiydim, bu acemilik karakterimle birleşince yavrum 1. sınıfın yaz tatilinden bir şey anlamadı, görev dediğin yapılmalıydı, ah ahh şimdi ki aklım olsaydı... 2. Sınıfın tatilinde almak istemiyoruz diye bildirdik, okul yönetiminden almak zorundasınız cevabı geldi, eh iyi ya aldık ama bu sefer kızım istediğin kadar yap dedik, istediği gibi yaptı, hiç bir şey de kaybetmedi. Bu sene hem sömestir tatilinde hem yaz tatilinde ödevler isteğe bağlı dediler ( Milli Eğitim Bakanlığı'nı hep yerecek değiliz ya - gerçi daha yeni de Tevhid-i Tedrisat kanunu yerine, Maarif Kanunun geçirdiler- karanlık planlarına adım adım devam ediyorlar- bu kararlarından dolayı kendilerini tebrik ediyorum) ve sınıfta ödev almayan tek benim kızım, yermeye gelince benimle beraber mangalda kül bırakmayan veliler, ödev istemiyorum yazısını imzalamaya gelince ıslık çalmaya başladılar. Esefle kınıyorum kendilerini. Ödevin her türlüsüne karşıyım, sorumluluk böyle öğretilme...

En Güzel Günlerini Demek Bensiz Yaşadın Can Gürses

                                                                              Nasıl sade ve nasıl güçlü sözler. Bir solukta bitirmek  isterken, hiç bitmesin istediğim diğer taraftan.                                                                       Daha onsekizindeyken Türkiye'de olağanlaşan ama asla alışmamamız gereken ölümlerden birinin bıraktığı etkiyi nasıl vurucu  anlatma. Sevgili Can Gürses, size daha nice sağlıklı yıllar ve bol kitaplar dilerim... Okuduğum ilk kitabınızdan anladım ki, benim sizden okumam gereken daha çok şey var... Başka kitaplarınızda buluşmak üzere....

Boş Zamanlarımda Kitap Okurum !!?

Anadolu Liseleri'nin Anadolu Lisesi olduğu zamanların öğrencisiydim. İlkokul biter bitmez, 1 yıl boyunca Hazırlık sınıfında yoğun bir dil öğrenimi ve sonrasında Türkçe, Müzik, Resim vb. derslerin harici tüm derslerin de İngilizce olarak verildiği bir eğitim sistemi. Hazırlıkta mı başlamıştı? Ya da ilerleyen yıllarda mıydı? Tam hatırlamıyorum. Yabancı bir mektup arkadaşı hatta birkaçı olmazsa olmaz idi. O zaman ki İngilizcemizle kendimizi tanıtarak başlardı ilk mektuplarımız; adımız, yaşımız, nerede yaşadığımız, boş zamanlarımızda neler yaptığımız... Boş zamanlarımda kitap okurum diye bir kalıp mı vardı nedir?  Kullanmadan edemezdik :). Oysa büyüyünce anladık, kitapların boş zamanlarda okunmadığını, kitap okumak için zaman yaratmanın gerekliliğini , hatta bazı kitapların tekrar tekrar okunması gerektiğini ...

Asalet

Haftada 2 gün gittiğim firmanın yemekhanesinde televizyon Aşçı Hanım'ın yemekhaneye intikal etmesiyle açılıp, mesai bitimine kadar açık kalmaktadır. Tüm gün boyunca ekranda, saatine göre, reality showlar ya da bitmek tükenmek bilmeyen, senaristlerin sonunu bir türlü getiremediği, başrol karakterinin başına acaba daha ne gelebilir ki diye sorguladığımız diziler arzu endam etmektedir. Öğlen yemeği sırasında ya kıyafet savaşları  (mıdır nedir)  ya da gezerek tüm yemeklerin tadına bakan insanlar var onlara denk geliyoruz ki -  bu grubu tercih ederim-. Geçenlerde öğleden sonra, boşalan su şişemi doldurmak için yemekhaneye uğradım, Seda Sayan'ın evlilik programına katılmış 2 kadın hangisinin daha asil olduğu ile ilgili bir kavga tutturmuşlar gidiyorlardı.... Doğal olarak komiksiniz..... gerçek.....

Yazar Olmak İsterdim

Romanlar yazmak isterdim, uzun uzun, ilmek ilmek öreyim konuları, karakterleri ama ne konuşurken ne yazarken (bloğu takip edenler bilir) uzun cümlelerin insanı değilim ben. Şiirler yazmak isterdim, üç-beş kelimeyle, bazen sayfalarca yazsan anlatamayacağın; Yaş otuz beş yolun yarısı... .... hayat kısa, kuşlar uçuyor ....  ....... sendeki bir şey  benim gözlerim.... ..... gibi ama o da olmuyor , diğer bloğumda yer alan bazı çiziktirmelerden öteye gidemiyorum. Yani demek ki olmayınca olmuyor ....

Orhan Veli

Dün, içinde kızımın da olduğu, bu pırıl pırıl çocuklar bir yıldır drama öğretmenleri ile birlikte çalıştıkları Orhan Veli şiirlerini drama gösterisi eşliğinde sahnelediler. Ve bu çocuklar bu yaşlarında şiirin sadece 29 Ekim, 23 Nisan' da okunan bir şey değil , şiirin hayatın içinde olduğunu öğrendiler... Bu fırsatı verdiği için önce okullarına, sonra da bıkmadan, yılmadan, öf demeden çocuklarla çalışan kendisi de tiyatrocu olan öğretmenimize binlerce teşekkür ediyorum. Belki şimdi kimse tam olarak farkında değil ama bu geleceğe yapılan bir dokunuş, bir bireye kazandırılan vizyon... Bu çocukların hepsi 30 tane Orhan Veli şiirini ezbere biliyor ve tahmin ediyorum ki asla da unutmayacaklar.... Umarım hepiniz gelecekte de dünkü gibi parlamaya devam edersiniz , sadece kendiniz için değil etrafınız için de. Çünkü görünen o ki gelecek için karanlık planları olanlar var, işte siz o karanlığa inat parlayın çocuklar. Hepiniz ayrı ayrı tebrik eder gözlerinizden öperim. Tüm saygı ...