Bu Kadar Yakın, Bu Kadar Uzak- So Close, Yet So Far -So nah und doch so fern
Bazen düşünüyorum; politikacıların sermayedarlarla el ele verip tüm dünyada, milyonlarca insanı taraf yapmaya çalıştığı o büyük düzeni… Herkesi bir yere ait olmaya, birine karşı durmaya, bir grubun parçası gibi hissetmeye zorluyorlar. Oysa gerçekte, çoğumuzun derdi bambaşka, sadece güzel bir hayat sürmek... Hepimiz akşam ne pişireceğimizi, ne yiyeceğimizi düşünüyoruz. 3. dünya savaşı çıkcak mı diye endişeleniyoruz. Çocuğumuzun bizden istediği bir şeyi bütçemize göre ne zaman alabileceğimizi planlıyoruz. Şanslıysak, belki önümüzdeki yaz tatile nereye gidebileceğimizi konuşuyoruz. Biraz huzur, biraz güven, biraz da sevdiklerimizle vakit geçirebileceğimiz alanlar arıyoruz. Endişelerimiz ortak. Sevinçlerimiz, korkularımız, planlarımız benzer. O zaman nasıl oluyor da birbirimize bu kadar yabancılaşabiliyoruz? Nasıl oluyor da aynı gökyüzünün altında yaşarken, bu kadar uzak düşebiliyoruz? Belki de politikacılar bizi bölmeye çalışırken biz farkında olmadan kendi kalelerimizi örüyoruz — “b...