Bu sabah iş başı yapıp, çaylarımızı ve kahvaltılıklarımızı masamıza koyduktan sonra ofis sohbetine başladık hafiften. Ordan buradan konuşurken ne oldu da o konuya geldik anlamadan, karşı masamdaki yeni mesai arkadaşımızın annesini daha 10 yaşındayken ani bir kalp krizi ile kaybettiğini öğreni verdik, sonra çaprazımda oturan daha 25 yaşındaki mesai arkadaşımın da babasını 3 yıl önce yurtdışından kaptığı sıtma virüsü yüzünden kaybettiğini. Ağlamamak için zor tuttum kendimi, sadece hayat hiç adil değil diyebildim, kahvaltım boğazıma dizildi. Şimdi ne zaman başımı kaldırıp karşıya baksam, 10 yaşında aniden annesini kaybediveren çocuğu görüyorum ve içim burkuluyor, ağlamak istiyorum bağıra bağıra. Kendi kızımı düşünüyorum içim parçalanıyor, dilimize peleseng olan Allah analı babalı büyütsün lafı geliveriyor aklıma, ne güzel bir temenni. Allah tüm yavrucakları annelerine-babalarına, anne-babalarını da yavrucuklara bağışlasın. Sonra çapraza kayıyor gözlerim, nişanlısı ile ev bakan, babasının...