Bugün bir arkadaşımla konuştum telefonda, bayadır görüşemiyorduk. Öylesine hal hatır sormak, sesini duymak için aramıştım. Meğer baya büyük sorunlarla uğraşıyormuş. Ondan dedi biraz kabuğumuza çekildik. Biraz bahsetti ve sesi titredi.
Telefonu kapatınca, elimden birşey gelememesinin ağırlığı ezdi içimi. Nasıl paylaşmalıydı bu acıyı ya da ne yapmalıydı? Ailemizin iyi/kötü gününde hep yanında olan bu aileye nasıl destek olmalı nasıl yarenlik etmeliydi ?
Sonra ben olsam bana nasıl davranılmasını isterdim diye düşündüm ? Arkadaşlarım, dostalarım bana nasıl davransın isterdim ?
Dostluk, arkadaşlık,....
Tüy gibi hafif olmalı insanı saran sarmalayan, hani serin günlerde insanın ürpertisini alan, şen kahkahalarda sizinle çınlayan, gerektiği yerde konuşan, gerektiği yerde susan, her zaman varlığından emin olunan, hep orada olan.
İnsanın sevincini paylaşması daha bir kolay, zor oluyor sıkıntıları, üzüntüleri paylaşmak, paylaşmak azaltır dense de insan bazen kabuğuna çekilerek yalnız yaşamak istiyor tüm acısını, en yakınına bile anlatası gelmiyor çoğu zaman yaşanan acının yoğunluğundan.
İşte böyle zamanlarda bir de dostluğun ağırlığı olmamalı insanın omuzunda, bir de dert anlatmaya çalışmamalı neden kabuğuna çekildiğini. Zamanı gelince, acıyı kabullenip birine anlatılabilir hale gelince zaten ilk geleceği kapı dostun değil midir?
Bazen acılar o kadar yoğun oluyor ki bunu dile dökmek o acıyı deşmekten başka bir işe yaramıyor, biraz zaman geçmesi biraz soğuması gerekiyor içteki yangınların.
Dostluk biraz da sabır işi değil midir ? Zamandan bağımsız, belki biraz aşk gibi, birden gelişen, birlikteyken yatağını bulmaktan zorlanmayan su gibi akan. Bazen dallara ayrılsa da en nihayetinde aynı denizde kavuşan.
Telefonu kapatınca, elimden birşey gelememesinin ağırlığı ezdi içimi. Nasıl paylaşmalıydı bu acıyı ya da ne yapmalıydı? Ailemizin iyi/kötü gününde hep yanında olan bu aileye nasıl destek olmalı nasıl yarenlik etmeliydi ?
Sonra ben olsam bana nasıl davranılmasını isterdim diye düşündüm ? Arkadaşlarım, dostalarım bana nasıl davransın isterdim ?
Dostluk, arkadaşlık,....
Tüy gibi hafif olmalı insanı saran sarmalayan, hani serin günlerde insanın ürpertisini alan, şen kahkahalarda sizinle çınlayan, gerektiği yerde konuşan, gerektiği yerde susan, her zaman varlığından emin olunan, hep orada olan.
İnsanın sevincini paylaşması daha bir kolay, zor oluyor sıkıntıları, üzüntüleri paylaşmak, paylaşmak azaltır dense de insan bazen kabuğuna çekilerek yalnız yaşamak istiyor tüm acısını, en yakınına bile anlatası gelmiyor çoğu zaman yaşanan acının yoğunluğundan.
İşte böyle zamanlarda bir de dostluğun ağırlığı olmamalı insanın omuzunda, bir de dert anlatmaya çalışmamalı neden kabuğuna çekildiğini. Zamanı gelince, acıyı kabullenip birine anlatılabilir hale gelince zaten ilk geleceği kapı dostun değil midir?
Bazen acılar o kadar yoğun oluyor ki bunu dile dökmek o acıyı deşmekten başka bir işe yaramıyor, biraz zaman geçmesi biraz soğuması gerekiyor içteki yangınların.
Dostluk biraz da sabır işi değil midir ? Zamandan bağımsız, belki biraz aşk gibi, birden gelişen, birlikteyken yatağını bulmaktan zorlanmayan su gibi akan. Bazen dallara ayrılsa da en nihayetinde aynı denizde kavuşan.
Yorumlar
Yorum Gönder