Bu sabah kalkar kalkmaz, hani alışkanlıkla bir el üstteki yorganı atarken, yan pozisyonda iki ayak yere değmiştir bile, işte tam o anda bu ülkede daha satılacak ne kaldı acaba diye düşündüm, bilinç altım tüm gece nelerle meşgul olduysa artık, sabah ki ilk düşüncem bu oldu.
İş yerine gelip bir fincan kahve içtikten haberlere biraz göz gezdirip yine karamsarlığa düştükten - GDO, GRİP AŞISI, ve nicesi...- sonra Atamızın gençliğe hitabesi geldi aklıma:
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Bugünleri ne güzel özetlemiş, yaklaşık 80 yıl önceden. Oynanan oyunlar 80 yıl ya da 30 yıl önce neyse aynı aslında.
İçimi çok büyük bir üzüntü kaplıyor, umutsuzluk, kızgınlık, hırs ve daha tarif edemediğim pek çok duygu. Geleceğim elimden alınıyormuş gibi hissediyorum ve çok çaresiz ve beynimde hep aynı nakarat Bİ ŞEY YAPMALI !!!!
İş yerine gelip bir fincan kahve içtikten haberlere biraz göz gezdirip yine karamsarlığa düştükten - GDO, GRİP AŞISI, ve nicesi...- sonra Atamızın gençliğe hitabesi geldi aklıma:
Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927
Bugünleri ne güzel özetlemiş, yaklaşık 80 yıl önceden. Oynanan oyunlar 80 yıl ya da 30 yıl önce neyse aynı aslında.
İçimi çok büyük bir üzüntü kaplıyor, umutsuzluk, kızgınlık, hırs ve daha tarif edemediğim pek çok duygu. Geleceğim elimden alınıyormuş gibi hissediyorum ve çok çaresiz ve beynimde hep aynı nakarat Bİ ŞEY YAPMALI !!!!
Yorumlar
Yorum Gönder