Kocam dedi ki geçenler de endişeli görünüyorsun, ne zaman baksam bir şeyler düşünüyorsun ve kaşların çatık. Mutlu olduğumu düşünüyorum aslında ya da şöyle desem daha doğru olur huzurlu olduğumu düşünüyorum. Hem mutlu- huzurlu olmak için eksiğimde yok , çok şükür.
Sevdiğim bir insanla hayatı paylaşıyorum, bir kızımız var sağlıklı ve sağlıklı gelişimine devam eden, her ikimizin de işi var, kişiliklerimizden ödün vermeden çalışabildiğimiz, evimiz var başımızı sokacak, ailelerimiz bizimle birlikte vb.
Ama endişeliyim evet, bu konuşma üzerinde düşünürken aklıma geldi neden böyle olabileceği ile ilgili. Bilinçli hayat 3 evre diyelim; gençlik, orta yaş ve yaşlılık.
Gençlikte (delikanlılıkta) adı üstünde kan damarda deli deli akıyor, geleceğe dair inançları oluyor insanın, hatta bu dünyanın düzenini bile değiştirebileceğine inanıyor, umut barındırıyor içinde.
Orta yaş (benim içinde olduğum diyelim- ya da olduğunu düşündüğüm) , çoluk çocuğa karışıldığı, sorumlulukların arttığı dönem. Ve yüreğinin bir yerinde artık biliyor insan bu dünyanın lanet olası düzenini değiştiremeyeceğini ve umudun yerini artık endişe alıyor.
Yaşlılık ise (anne- babamı gözlemleyerek söylüyorum), artık iyi- kötü dünyalığını yaptığın, çocuklarının bir düzen tutturduğunu gördüğün, dünyanın düzeninin yıllardır böyle olduğunu kabullenme (tevekkül) ve sağlıklı olduğuna şükretme dönemi gibi.
Dünyanın düzeninin bu olduğunu, insanın insana her türlü kötülüğü yapabileceğini hazmetmem, sindirebilmem gerekiyor bu endişe bulutlarından kurtulabilmem için. Belki de daha az okumaya gayret etmeliyim, ne demişler bilmemek (cehalet) en büyük mutluluk ...
Sevdiğim bir insanla hayatı paylaşıyorum, bir kızımız var sağlıklı ve sağlıklı gelişimine devam eden, her ikimizin de işi var, kişiliklerimizden ödün vermeden çalışabildiğimiz, evimiz var başımızı sokacak, ailelerimiz bizimle birlikte vb.
Ama endişeliyim evet, bu konuşma üzerinde düşünürken aklıma geldi neden böyle olabileceği ile ilgili. Bilinçli hayat 3 evre diyelim; gençlik, orta yaş ve yaşlılık.
Gençlikte (delikanlılıkta) adı üstünde kan damarda deli deli akıyor, geleceğe dair inançları oluyor insanın, hatta bu dünyanın düzenini bile değiştirebileceğine inanıyor, umut barındırıyor içinde.
Orta yaş (benim içinde olduğum diyelim- ya da olduğunu düşündüğüm) , çoluk çocuğa karışıldığı, sorumlulukların arttığı dönem. Ve yüreğinin bir yerinde artık biliyor insan bu dünyanın lanet olası düzenini değiştiremeyeceğini ve umudun yerini artık endişe alıyor.
Yaşlılık ise (anne- babamı gözlemleyerek söylüyorum), artık iyi- kötü dünyalığını yaptığın, çocuklarının bir düzen tutturduğunu gördüğün, dünyanın düzeninin yıllardır böyle olduğunu kabullenme (tevekkül) ve sağlıklı olduğuna şükretme dönemi gibi.
Dünyanın düzeninin bu olduğunu, insanın insana her türlü kötülüğü yapabileceğini hazmetmem, sindirebilmem gerekiyor bu endişe bulutlarından kurtulabilmem için. Belki de daha az okumaya gayret etmeliyim, ne demişler bilmemek (cehalet) en büyük mutluluk ...
Yorumlar
Yorum Gönder