Ana içeriğe atla

Anne olmak konusunda kafam karışık …

Dün kızımız tam 9 ayını bitirdi. Evet tam 9 aydır bizimle. Minik elleri , kocaman gözleri, üzüldüğünde büzdüğü dudağıyla (babası bu dudak büzüşün annesinden geldiğini söylüyor),… her şeyi ile bana güzel gelen tosmini kızım.

Her şeyi ile sağlıklı doğan ve sağlıklı büyümeye devam eden bir bebek, bunun için aklıma geldikçe dualar ediyorum. Ama bir köşeye sıkışmışlık duygusu var içimde çoğu günler kendini daha derinden hissettiren.

Yoksa ben anne olmaya uygun biri değil miyim sorusu geliyor aklıma sık sık. Ya da henüz mü hazır değildim, erken mi davrandım. Oysa takvim yaşına bakacak olursak aslında çoktan hazır olmam gerekiyor…

Bebeğin büyümesini beklemek için ertelenen geziler, çıkalım deyince yapılması gereken hazırlıklar,ha deyince çıkamamalar, bugün yoruldum şöyle yemekten sonra hemen yatayım cümlelerine vedalar… alt alta toplanınca bazen çok ağır bir yükmüş gibi geliyor.

Bu duyguları bırakın dile getirmeyi, düşündüğümde bile içime çöreklenen vicdan azabından ise bahsetmek bile istemiyorum.


Bu sorumluluğu kabullenebilmek için sanırım biraz daha zamana ihtiyacım var. İnsan hazır olduğunu zannedip bu işe kalkışıyor ama buna hazır olmak diye bir şey yokmuş. Yaşayıp alışmak gerekiyormuş şimdi anlıyorum….

Yorumlar

  1. caniim ben seni nasil gormemisim.. nasil olmus da hic girmemisim bloguna.. simdi farkettim, iki senelik yazi var okuyacagim...guzel arkadasim.. neredeyse 10 yildir gorusmesek de hep aklimdasin.

    YanıtlaSil
  2. sen de benim canim, iyi kalpli arkadasim benim :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...