Ana içeriğe atla

garanticiyim, garanticiyiz

Baktım zaman geçiyor ve bir boşluk arıyorum yazmak için , ben de bıraktım işleri bir kenara ve yazıyorum , iki de bir aklıma geliyo bak bunu da yazacaktın hadi yaz artık....

Geçenlerde gazetede gördüm, eski çalıştığım firmada bağlı olduğum yöneticiydi, güzel bi eşi ve iki de kızı vardı. Profesyonel çalışma hayatında bir sürü başarıya imza atmış bir yöneticiydi. Öyleydi diyorum çünkü parmak arası terliği, yeni eşi ve şimdiki eşi ile sahip olduğu kızıyla birlikt Alaçatı ' da açtığı restoranın tanıtımı için objectif karşısına geçmişti.

5 yılda neler değişmiş hayatında, İstanbul' da herkesin dışarıdan gıpta ettiği bir hayatı bırakıp bambaşka bir hayata yelken açmış, bırakıp gitmek istemiş, bırakmış ve gitmiş.

Neco aklıma geldi , o da kaç yıllık eşini bırakıp Bodrum'a yeni hayat arkadaşı ile yerleşip arkasından da bir ropörtajında eski eşime kaç kere gitmek istediğimi söyledim ama beni dinlemedi ben de tek başıma gittim demişti.

Erkekler hayatlarının belli bir döneminde yaşadıkları hayattan sıkılıyorlar yeni bir şeyler arıyorlar, risk almak istiyorlar belki de ve bu doğalarında var ama biz kadınlar daha garanticiyiz sanki, Allahtan daha ne isteriz ki evimiz , işimiz vardır, çocuklar okuyordur falan, filan...

Arasıra eşimin ağzından da çıkıyor, gel herşeyi bırakıp Altınoluk' a yerleşelim diye, şimdiye kadar açıkçası pek kaale almıyordum. Ama artık anladım ki çok da kulak arkası edilecek bir mevzu değil.

Hatta kendisine de söyledim. Şöyle bi karara vardık sonuçta, kendisi gerçekten son noktaya geldiğinde bana NECO diyecek, ben de sorgusuz sualsiz tası tarağı toplayıp Altınoluk' a gideceğim...

Bir de öyle deneyeceğiz, içimizde ukte kalmayacak. Çünkü biraz kendimi onun yerine koyunca, aslında ne kadar yanlızlık hissettiğini ve ne kadar zor bir karar olduğunu va aslında hayatta hiçbir şeyin garantisi olmadığını gördüm.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...