Ana içeriğe atla

Minicik bir kalp daha durdu

İş yerinden arkadaşımın kuzeni 19 Martta doğum yapmıştı, çok rahat ve sağlıklı geçen doğum sürecinin sonunda büyük bir şok yaşadılar. Meğer o minik yüreğin sol tarafı yeterince gelişmemiş ve hamilelik kontrollerinde de ne yazık ki farkedilememiş. Nasıl farkedilemediği ayrı bir konu, o kadar renkli doplerler çekiliyor, ultrasonlara giriliyor nasıl oluyor da oluyor ?

Doğumdan sonra minicik yavruyu sabırsızlıkla kucağına almayı bekleyen anne, doktorların yaptığı açıklama ile yıkılıyor. Diyorlar ki o minicik kalp, ameliyatı dahi kaldıramaz, artık ne kadar dayanabilirse. Koca koca doktorlar toplanıyorlar ve minicik bir hayat için karar veriyorlar. Tamam tıp hakkında çok şey bildiğimi iddia etmiyorum ama %1 ihtimal bile olsa denemeye değmez miydi demekten alamıyorum kendimi.

O minicik kalp dün yaklaşık 20 günlükken artık yoruldu ve atmayı bıraktı. Küçücük bedenine yeterli oksijeni sağlayabilmesi için hızlı hızlı nefes alması gerekiyordu, bir kerecik bile evine gidemedi, onu sabısızlıkla bekleyen abisini de göremedi...

Minicik bir kalp daha bu hayattan geldi ve geçti. Ailenin halini hayal bile edemiyorum. Çok zor, ümit etmekten başka elden birşey gelmeyerek beklemekle geçen 20 koca günün üstüne bu kayıp, tarif edilemez bir acı. Allahım sen sabır ver. Ölümü insan kimseye konduramıyor da çocuklara ve gençlere hiç yakışmıyor, yürek dayanmıyor.

Kızımı düşünüyorum, dağılıyorum. Allahım sen beni, kimseyi evladı ile terbiye etme yarabbim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...