Ana içeriğe atla

insanoğlu değişken...

Dün akşam yatağa gitmeden önce moralim oldukça bozuktu, hatta bugün bloğa yazmak üzere 1 sayfalık eksilerde dolaşan moralimle birşeyler bile karaladım, ama şimdi yazıyı okuyunca aman canım o kadar da kötü değil diyorum...

Hafta sonu saçımın boyası için kuaföre gittim ve küçük çaplı bir facia yaşadım, neyse düzeldi ama alıştığımdan farklı bir renk oldu, ya kullandıkça kötü olursa diye şimdilerde uyku uyuyamıyorum desem yeri, insanoğlu işte komik olabiliyor böyle bazen...

Birden bastıran sıcaklar da iyi gelmedi, insan kıştan sonra baharda yavaş yavaş ısınan hava ile yaz sıcaklarına antreman yapıyor ama bu sene maalesef kıştan direk yaza geçtik e bu da benim bünyeyi baya etkiledi, şiş ve ağrıyan ayaklar olarak bana geri dönüş yaptı....

Sonra kızımın 3 yaşına 5 kala pik yapan terrible two sendromu var ki evlere şenlik, e zaten ben de sınırdayım, karşılıklı hırçınlık yarışına girdik. Durmadan sen artık büyüdün şöyle yapma, böyle etme deyip duruyorum. Sonra diyorum ya daha 3 yaşında bırak doya doya yapsın ne yapacaksa, ama inanın bir sınırı yok bu modellerin artık bir yerde çizgiyi çekmek gerekiyor. Pedagoglar da sağolsunlar anne ve babalar kendilerini suçlu hissetsinler diye ellerinden geleni ardlarına koymuyorlar. Öyle iki arada bir derede kızımla büyüyüp gidiyoruz biz de, sonumuz iyi olur inşallah...

Anneler gününde acillik olacak kadar hasta oldum, oysa ki ne hayallerim vardı kızımın elleri ile yaptığı CANIM ANNEM t-shirtini giyip kızımla fotoğraflar çektirecektim, olmadı önümüzdeki seneye kaldı...

E bu arada hiç mi iyi bir şey olmadı oldu, 19 Mayısı fırsat bilip pazartesi ve salıya da İzmir işi ayarlayıp, kızımla Çeşme' ye gittik. Anne, kız, anane, büyükbaba ve teyze 5 gün birbirimize doyduk, iyi geldi....

Önümüzde ki cumartesi yavru kuşun 3. yaş günü, zaman diyorum ne hızlı geçiyor değil mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...