Ana içeriğe atla

İnsan

Baya düşündüm, başlığı yazarken, insan manzaraları, insanoğlu, vb. birçok isim geldi aklıma. Bunu yazmada ki amacım ne yermek ne de övmek. Karşılaştığım insanlık hallerini paylaşmak sadece.

İşim gereği oldukça seyahat ediyorum ve bu bana birçok insan ile tanışma fırsatı veriyor, herkes iz bırakmıyor tabi ama bazı insanlar bir durup düşünmeme sebep oluyor.

Pazartesi- Salı İzmir' deydim. 5-6 kuruluşa sahip bir grup şirketinin 3 kuruluşunu denetlemek için, zor bir denetim çünkü grup şirketleri  organik yapıya sahipler ve çok iç içe geçmiş durumda oluyorlar, iyi ayrıştırmak gerekiyor. İlk gün 2 kuruluşu tamamlayabildim ikisinin temsilcisi de X Bey' di, daha önceki denetimlerde tanıştığım Y. Hanım'ın eşiymiş aynı zamanda. Y. Hanım başka bir yerde çalışmak için ayrılmış artık orada değilmiş. Ben kendisine yeni işi hayırlı olsun nasıl gelişti olaylar diye sorunca. X. Bey birden eşim çok zekidir hatta her an bir zeka patlaması yaşayabilecek kadar zekidir onun için çok kolay oldu dedi. Ben de o esnada a ne güzel diyebildim sadece.

İlerleyen denetim anlarında kendisine satın alma ve satış formlarının farklılığını anlatmak zorunda kalınca ve bazı şeyleri 2 hatta 3 kez tekrarlamak zorunda kalınca daha iyi anladım bu zeka olayını. Hele bir de beni yolu üzerinde olduğu için otele kendi bırakınca şoförlüğünü de görünce (bence şoförlük te zeka gerektiren bir iş) hmmmm dedim.

Burada Y. Hanım zekidir - değildir değil asıl mesele (evet kendisi ile tanıştım - çalıştım ve normal bir insan sizin gibi- benim gibi), asıl mesele şahit olduğum bu tapınma hali. Vay dedirtti açıkçası...

2. günün akşamında beni havaalanına 3. kuruluşun üretim sorumlusu (Pazartesi sabahı da kendisi karşılamıştı beni) Z. Bey bıraktı. İş nasıl oldu geldi hatırlamıyorum aileye gelince, nasıl desem size aile konusunda mağdurum dedi; annesi ile babası kendisi 1,5 yaşındayken ayrılmış, anne başka şehirde kalmış, o babası ile birlikte İzmir' e gelmiş ve baba sonradan başka biri ile evlenmiş. Üvey anne konusunda şanslı olduğunu kendisinden hiç kötülük görmediğini söyledi (Allah' tan bu konuda şanslıymış). Annemin eksikliğini evlenene kadar anlamamışım ama şimdi daha çok üzüyor biliyor musunuz dedi. Ben neden diye sorunca: Evlenince, eşinin annesinin nasıl kızına ve hatta kendisine kol kanat gerdiğini gördüğünü , üstüne bir de baba olunca, eşinin çocukları ile olan ilişkisini gördükçe, Anne duygusunu tatmamanın ne olduğunu gördüm dedi. Ben hiç Anneme naz yapamadım ki diye ekledi.

Allah sizi eşinizden ve çocuklarınızdan yana hep güldürsün diyebildim sadece, başka her kelime boğazıma tıkandı sanki. Bunları konuşmadık ama çocukluğunda sahip olamadığı yuvayı biran önce kurmak için erkenden evlenmiş, erken evlenince eğitimini de tamamlayamamış, ancak hayata tutunmayı çocukluğundan itibaren zorunlu öğrenmek zorunda kalınca azimle çalıştığı bir firmada üretim sorumluluğuna kadar yükselmiş.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...