Ana içeriğe atla

okul meselesi

Şubat'tan beri uğraşıyorduk ve kararlıydık kızımızı devlet okuluna göndermeye. Okulu bulduk, öğretmenimizi seçtik, ikametimizi taşıdık ve hatta kaydımızı bile yaptırdık.

Sonra ne mi oldu; önce 4+4+4 çıktı, öğretmenimizi elimizden kaçırdık, çünkü seçtiğimiz öğretmen bu sene 4. sınıfları okutuyordu, benim kızım ise bu sene anaokuluna gidecek (2007' li ama haziran doğumlu olduğu için yırttık - ne acı ki yırtamayanlar da oldu), öğretmen 2 sene sonra 1. sınıfları alacağına bu sene alacak, neyse dedik şu an 3. sınıfı okutan öğretmenlerden seçeriz onların içinde de vardır kafamıza göre, ama bununla da bitmedi bir telefonla öğrendik ki seçtiğimiz okul ortaokul olmuş.

Başka okul araştırmasına girsek geç olacaktı, çünkü haziranın ortası gelmişti, sonra gazetelerde çıkan haberler; yok bir okul sabahtan ilkokul öğleden sonra imam hatip olacak, yok okullar yine sabahçı- öğlenci olacak, yok arapça dersi müfredata eklenecek yok şu yok bu....

Ne eşim ne de ben, kendimizde bunlarla boğuşma gücünü bulamadık, kızımın en temel haklarından biri olan eğitimi ne yazık ki biz de paralı yol ile temin etmek zorunda kaldık.

Evimize yakın, butik bir özel okul bulduk ve kaydımızı yaptırdık. Ne diyeyim hem bizim hem de kızımız için hayırlı olsun.

Biz velilere bunca sıkıntıyı reva görenlere ise ne diyeceğimi gerçekten bilemiyorum.....

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...