Ana içeriğe atla

Yalan Dünya



Dün öğlen saatlerinde eşimin amcasını (amcamızı) kaybettik. Neredeyse 1,5 yıldır akciğer kanseri ile mücadele ediyordu , bir ara bizi çok umutlandıran gelişmeler de olmuştu aslında, tedavi iyi sonuçlar vermişti fakat sonra ne yazık ki başka başka metastaslar yaşandı ve en son 1 hafta önce nefes almada güçlük çektiği için hastaneye kaldırılarak yoğun bakıma alındı. Bir önce ki gün aradığımda kuzenimizin sesinden işlerin iyi gitmediğini anladım ama umut ah o umut hep insanın içinde oluyor nefes almaya devam ettikçe...

Bir yaz tatili sonrası ses kısıklığı şikayeti ile başladı her şey, sonrası hep mücadele. Her şey o tatilden sonra olduğu için mi yoksa en son sağlıklı gördüğüm zaman o olduğu için mi bilemiyorum? Amca bu süreçte ve hala ne zaman aklıma gelse, ben kuzeni kaldıkları evden çağırmaya gittiğimde balkonda oturan hali geliyor gözümün önüne; Beyaz bir t-shirt giymiş, şortlu, elinde gazetesi ve hafif yanmış yüzü ile....

Bugün ise defnedildi, o kadar karışıyor ki insanın duyguları. Artık acı ve ağrılarının dindiğini biliyoruz ama bir taraftan da artık yoksun. Şimdi ne teselli etmeye yetiyor kelimeler ne de içimde ki kederi anlatmaya ...

Dün akşam eve gittiğimde kızıma da anlattım artık amcanın olmadığını. Çok üzmeden anlatmaya çalıştım ama tanıdığı birinin ölümünü bir çocuğa anlatmak zor. Tüm çocukluğu ile ben biliyorum anne ölümü şimdi başka bir hayata başladı dedi. Tabi sürekli telefon görüşmeleri yapılıyor taziye için , haberi olmayanları haberdar etmek için. Kızım sürekli bana üzülme anne, suratını asma anne diyor ama elimde değil. Hatta bir ara beni güldürmek için komiklik bile yaptı ama baktı işe yaramıyor artık dayanamayıp:
'Aman anne şu an senle ben yalan dünyada yaşamıyor muyuz ? Ne var ki ölmekte ? İyiysen, iyi bir hayata, kötüysen de başka kötü bir hayata başlıyorsun. O kadar' dedi....

Ölümü kendisine bu şekilde anlatan biziz, başka bir hayata başlamak ....

Ah amca ne diyeyim, Allah seni yerinde dinlendirsin ve o yer cennet gibi iyi bir yer olsun inşallah...

Huzur içinde uyu....






Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...