Ana içeriğe atla

yorgunum 2

Bu yorgunum yazıları bu sene sanırım seri halinde devam edecek çünkü ben mütemadiyen yorgunum. Dün akşam 9 da artık dayanamayarak yattım, yavruyu da babasına emanet ederek ve öyle bir dalmışım ki hiç seslerini duymadım buna rağmen sabah 7 de kalkmak zor geldi 10 saatlik uykunun üstüne, alarmın tekarla düğmesine 3 kez bastıktan sonra geç kalma limitime erişince oflaya puflaya kalktım ve gerçekten çok alakasız bir şekilde giyinerek işe geldim, bu botlar bu eteğin altına hiç olmamış, neyse iş yerinde her zaman tuttuğum babetler var şu hani herşeyin altına giden cinslerden onu geçirivereyim bari.

Bu aralar ara ara beliriveren hayalim ise ben kızı da alıp Balıkesir' e annemlere gidiyorum öyle çok uzun değil 4-5 günlüğüne, orada annem hem bana bakıyor hem kızıma, babamla laflıyorum, kısa süreliğine de olsa onların o küçük, telaşsız, sakin hayatlarına ait oluveriyorum. Sabahları kalkıp şöyle bir evi dinleyip tekrar yatıyorum, mutfağa girince annemin 5 dakikada hazırladığı nefis kahvaltılıklar beni bekliyor, kahvaltı sonrası kahveye gelen F., N., E. yada M. teyze ile ufak Balıkesir dedikoduları yapılıyor, gün için plan yapılmıyor ve gün gelişine yaşanıyor...

Büyüdükçe anlıyor insan asıl tatil bu, hem ruhu hem bedeni dinlendirmenin asıl yolu bu.

Kendinden kaçarcasına oraya buraya yapılan koşuşturmacaların bir parçası olmak istemiyorum bu aralar. Durmak istiyorum, kendime bir bakmak istiyorum, kendimi dinlemek, ne istediğimi anlamak istiyorum. Değiştim galiba, kendimi yeniden tanımak istiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...