Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Ağustos, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

hoşgeldin ya eylül

diyemeyeceğim, zira eylül kışın habercisidir. Sonbaharla pek alıp veremediğim yok aslında ama işte insanda bir yaz daha bitti psikolojisi yaratıyor. Oysa ilkbahar öyle mi ? Bir de nedir o öyle geldim ben deyip sıcaklıkları birden 10- 12 derece düşürmek, mevsim dediğin insanı yavaş yavaş alıştırır. Dün gece bir uyandım, ev uçacak o ne rüzgar öyle, önce camları kapattım sonra balkondaki çamaşırları kuytuya çektim, toplasam mı diye geçti içimden ama uyku daha tatlı geldi. Sonra biraz uykunun bölünmesinden biraz da rüzgar sesinden herhalde, ilginç ve hatta romantik bir rüya gördüm. Rüyadaki kahraman ben değilim, bir film seyreder gibiydim daha çok aslında, başrollerde Kate Blanchett ama kızıl saçlı haliyle ve Daniel Day Lewis, sahneler eski zamanlara ait çamurlu yollar, at arabaları vs. Daniel zengin bir bey, Kate ise yoksul bir kız (Türk filmlerinin etkisi olsa gerek), hatta öyle yoksul ki önce çarşafı dolayıp kendine straplez bir elbise yapıyor üstüne de perde gibi dantelimsi bir...

taze zebze

Dün çitlembiği nihayet odasına, arkadaşlarına geri getirdik, pek bahtiyar kendisi, sabah teyzesi ile bir muhabbet bir muhabbet, çok özledim seni demiş, zaten yazlıkta da keşke burası İstanbul olsa, keşke F. teyzemde burada olsa diye sayıklıyormuş yavrum. Öğlen eve gittim bir baktım bizimkisi mutfak masasının üstünde teyzesinin ayıklamaya çalıştığı taze fasulyeleri yiyor hem de ne yemek, zira teyzesi ayıklamaya yetişemiyor. Pişmişi için saatlerce yalvarsam yemez herhalde, bakalım akşam eve gidince deneyeceğim, neyse avutalım kendimizi çiğ sebzenin vitamini daha çok olur (mu?) herhalde. Dün dönüş yollarında orada dur ballı kavun al, burada dur pembe domates al, ay şuradakiler incir değil mi ? şeklinde dolmuş vari bir yolculuk gerçekleştirdik, yurdum insanının organik sebzeyi kavrayış hızı beni benden aldı hele o ' ORGANİK TAZE ZEBZE' yazısı yok mu, işte o son noktayı koydu. Çitlembiği yazlığa bırakma vesilesi ile bu sene memlekete gidip gelme konusunda rekor kırdık desem ye...

Kitapkolik.Net, Kitap Ödüllü Yarışma

Kitapkolik.Net ailesi olarak kitap ödüllü yarışma düzenliyor. Kazanan kişiye istediği kitap gönderilecek, ben şimdiden hangi kitabı istesem diye düşünmeye başladım :). Kazanan çekiliş ile belirlenecek. Her birey birden fazla çekiliş hakkı kazanabiliyor. Çekiliş hakkı kazanma şartlarıve detaylı bilgi için Kitapkolik.Net Bol şans...

günüm aydınlandı

İçim kıpır kıpır bugün benim, hafta sonu için çitlembiğimi görmeye gidiyorum, dün siparişlerini aldım hanımdan, scooterını ve bebeğinin pusetini istedi ha bir de oraya gidince pempe pusetli bir bebek görmüş onu da alacakmışız. Komşunun torununun scooterı başında kavga kopmuş, benim benim diye, götürmek şart oldu. 2 hafta oldu neredeyse görmeyeli kalbim fırlayacak sanki, hayırlısıyla bir gidelim içime sokacağım kızımı. Ha bir de bir sürprizle karşılaştım bu sabah, dün akşam Ankara' dan dönünce kocam sürprizim var ama söylemem sen nasıl olsa göreceksin dedi, ben de hayırdır inşallah dedim.. Benim üniversiteden kısaca ÇEVTOP DİNAZORLARI dediğimiz bir arkadaş grubum var ama ne grup Allah bizi ayırmasın hepsini ayrı seviyorum, bendeki yerleri bambaşka, mezun olduktan sonra dünyanın dörtbir yanına dağıldık desem abartı olmaz İngiltere ve Finladiya bu dağılma alanına dahil çünkü, şimdi düğündü dernekti tam kadro olamasak da çoğunluk toplanabiliyoruz ve biliyorum ki biz birlikte çok ...

gift

Herkesin Allah/Tanrı vergisi bir yeteneği var ve bu hayattaki sınavımızın, bu yeteneği kendimiz haricindeki insanların yararı için de kullanıyor muyuz ? olduğunu düşünüyorum. Sınavlarımız sadece kötü tecrübeler olamaz, zenginlik mesela zenginlik bile bir sınav bence. Zenginliğinizi diğer insanlar yararına da kullanıyor musunuz yoksa kullanmıyor musunuz, güzellik hakeza öyle. Elinize bir fırsat geçti diyelim onu nasıl kullanıyorsunuz hepsi ama hepsi bir sınav sanki, bunları bana düşündüren mi ne? Ayşe Arman, sevin yada sevmeyin bir becerisi olan ve bununla para kazanan bir gazeteci ve bu yeteneğini birilerine yardım etmek için de kullanıyormuş, bazen elde edeceğin gelirin direk yardıma muhtaçların hesabına yatırılmasını sağlıyormuş ve dün öğrendim ki Nehir için de kolları sıvamış, ne iyi etmiş....

iyimserlik

Bir perinin sihirli değneği ile bana dokunmuşçasına bir iyimserlik var bugün içimde, ulaşabileceğim herkese iyilik yapmak istiyorum, içim çağlıyor… İyilik yaptıkça mutluluk bulaşacak sanki her tarafıma, iyilik yap iyilik bul derler ya, sonucunda iyilik bulmayı ummadan sadece iyilik yapmak için, verdikçe çoğalmak için, insan olduğumu daha derinden hissedebilmek için, bu iyimserliği hiç kaybetmemek için…

Özledim….

Çitlembiğim seni yazlığa bırakıp geleli dört gün oldu, sınırım üç günmüş sensiz kalmak için anladım, ilk üç gün pek bir şey anlamadım ama dün akşam saatlerinden itibaren bir şeyler beni dürtmekte, her konuyu bir şekilde sana getirmekteyim. Bir yanağında çiçek bir yanağında kalp olan resmini, bana iş yerime götürmem için hediye ettiğin kozalağa iliştirdim, bilgisayarımın yanından bana muzip muzip gülüyorsun. Dün pamuk almak vesilesiyle odana girdiğimde kokun çarptı birden, daha derine çekebilmek için yastığını aldım kokladım ve babana da verdim koklasın diye, kulaklarını çınlattık… İki arada bir deredeyim senin yazlıkta kalmanla ilgili, bir taraftan iyi gelmedi bana desem yalan olur; babanla sinemaya gidiyoruz, arkadaşlarla buluşuyoruz, bir gözümüz senin üstünde olmadan, aman düşer mi, kaybolur mu endişesi yaşamadan rahat rahat oturuyoruz, hayır ve yapma kelimelerini kullanmadan konuşabiliyoruz, akşam yemeğinde ne yendiğini fazla önemsemiyoruz, uykuda bir kulağımız senin odandan gelecek...

advantage mrs. navratilova

Aslında önce kendi soyadımı yazacak şekilde geldi aklım bu yazının başlığı ama sonra kendini teşhir etme bakayım dedi sağ taraftaki melek... Benim çalıştığım ofis ile evim arası çok yakın ama gerçekten yakın, bizim siteden çıkıyorsun caddenin karşısına geçiyorsun ve hooop ofisin olduğu sitedesin, e bu durumda ne oluyorsun İstanbul koşullarında şanslı oluyorsun... Çitlembik yok çünkü yardımcı teyzemiz 2 haftalık izinde, bu durumda az da olsa yemek pişirmek gerekiyor tabi, e ben ne yaptım, öğlen aramda eve gittim, akşam için yemek yaptım, balkonu yıkadım, çiçeklerimi suladım... Ama bu avantaj pek uzun soluklu olmayacak gibi görünüyor, çünkü ofisin taşınacağı yönünde konuşmalar almış başını gidiyor, yine yakına bir yere ama, yürüme mesafesinde değil, alışmışım hem de çok, şimdi kaybedeceğimi anlayınca daha bir kıymetli geldi, her güzel şeyde olduğu gibi...

Inception

Dün çitlembiği yazlığa bırakıp gelmenin rahatlığı ile evde ne yemek pişti, ne vakit geçirildi. İş çıkışı sitenin bahçesinde buluşuldu ve vakit geçirmek için serin bir alışveriş merkezi seçildi, Allahım ne günlere kaldık serinlemek için alışveriş merkezlerine gidiyoruz. Sinemaya da gidelim dendiği için tercih Burger King’ den yana kullanıldı, bu arada Burger King’ i kınıyorum hap kadar barbekü sos için ekstra para isteniyor, aman 25 kuruş ne olacak da denebilir ama sos için de para alınır mı dedirtiyor insana. Israrla inception’ a gitmek istediğimiz için seans öncesi yarım saati bekledik biletleri almak için çünkü güzel yerler hep rezerve edilmişti, şanslı günümüzdeymişiz, rezerve olup da alınmayan yer süperdi salonun tek kötü tarafı tabiri caiz ise ‘ buz damı’ gibi soğutulmasıydı, tamam bu sıcakta tabiî ki soğutun ama üşütmeyin değil mi ? Filme gelince, gerçekten etkileyici, sürükleyici, tempoyu hiç düşürmeyen ve insanı hop oturtup hop kaldıran bir filmdi. Üç saate yakın sürmesine rağm...

takmamayı öğreneceğim

ahhhhhhhhhhhh, hafta sonu süper bir tatil geçirmişken, İ. kişisi saat 17:00 gelip beni sinirlendirmeyi yine başardı, sen kimsin diye bağırmak geçerken içimden takmaz bir eda takınmayı başarabildim, yahu bu insanlar kendilerini ne zannediyorlar, anlayamıyorum... Ama sırf ona inat onu takmamayı öğreneceğim, öyle bulduğu her semeri bana takamayacak, ha çok meraklı ise semer takmaya, buyursun kendine taksın, terbiyemi çok fana bozmak istiyorum ama tutuyorum kendimi zor da olsa, umarım burnu pislikten hiç kurtulmaz !!!

05.08.2010

Dün ilk defa Kayseri'ye gittim, bir denetim için günübirlik bir seyahatti. Kayseri’ ye Sabiha Gökçenden THY uçuşu olmadığı için mecbur Atatürk Havalimanına gittim sabahın köründe. THY şaşırttı ve tam zamanında kalkarak tam zamanında Kayseriye vardık. Kayseri, belli çok zengin bir şehir, havuzlu villalar ki yanlış anlaşılmasın bu havuzlar bahçede değil evin 1. katında, evlerin önünde lüks arabalar. Farklı bir hayat var orada, bana göre fazla muhafazakar, kadınlar evlerinde, para çok kazanılıyor ama harcamaya yer yok, e ne yapılıyor eve harcanıyor, ama bir taraftan da Kayserililer nazara çok inanıyor gördüğüm, gücü olduğu halde çok sıradan arabaya binenler anlatılıyor sohbet esnasında. Hayatımda yediğim mantıların en ilginciydi yediğim, daha ziyade çorba gibiydi. Üstüne ne alırsınız dediler, onlar için iştah açıcı gibi bir şey sanırım mantı, teşekkür ederim ben doydum deyince, iyi ağırlayamadık diye düşünüp üzüldüler. Dönüşte uçuş esnasında olabilecek tüm rötarları yaşadım, sabah ki ...