Ana içeriğe atla

Inception

Dün çitlembiği yazlığa bırakıp gelmenin rahatlığı ile evde ne yemek pişti, ne vakit geçirildi.

İş çıkışı sitenin bahçesinde buluşuldu ve vakit geçirmek için serin bir alışveriş merkezi seçildi, Allahım ne günlere kaldık serinlemek için alışveriş merkezlerine gidiyoruz.

Sinemaya da gidelim dendiği için tercih Burger King’ den yana kullanıldı, bu arada Burger King’ i kınıyorum hap kadar barbekü sos için ekstra para isteniyor, aman 25 kuruş ne olacak da denebilir ama sos için de para alınır mı dedirtiyor insana.

Israrla inception’ a gitmek istediğimiz için seans öncesi yarım saati bekledik biletleri almak için çünkü güzel yerler hep rezerve edilmişti, şanslı günümüzdeymişiz, rezerve olup da alınmayan yer süperdi salonun tek kötü tarafı tabiri caiz ise ‘ buz damı’ gibi soğutulmasıydı, tamam bu sıcakta tabiî ki soğutun ama üşütmeyin değil mi ?

Filme gelince, gerçekten etkileyici, sürükleyici, tempoyu hiç düşürmeyen ve insanı hop oturtup hop kaldıran bir filmdi. Üç saate yakın sürmesine rağmen zamanın nasıl geçtiğini anlamadım bile. Benim filmlerdeki ilk 3 sıralamamı değiştirdi;

1- Inception
2- Vanilla Sky
3- Games

Matrix mi ? Peh o ne bile dedirtti, o kadar söyleyeyim. Sonu ise size kalmış, siz nasıl olmasını istiyorsanız öyle olsun diye muallak bırakılmış, ama çocukların kıyafetlerinin değişmemesi ve daha önce yaşanmış sahnenin aynısı olması beni sonun olumsuz olduğuna inandırdı ve sarstı…

Filmin başlamasını beklerken fragmanları izleme şansımız da oldu, bu sene ağırlıklı olarak aksiyon filmlerinin yılı gibi. Rambo ‘EXPANDABLES’ diye film çekmiş hem de ne kadro ile, hazır çitlembikte yokken, a ona da gidelim bunu da görelim diye bol bol sinemaya gitme planı yaptık, yaz bekarıyız bu aralar :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...