Bilir misiniz? Benim çocukluğumda bizim evde vardı. Ortası delikli alüminyum bir kek kalıbı, altından dökme demirden aynı şekilde bir tabla ve tablada kül, bu kalıbı tabla ile beraber ocağın (aygaz :)) üstüne koyarsınız ve kekiniz pişer, çok emin olmamakla birlikte havalandırma pencerecikleri de hatırlıyorum.
Nerden geldiyse, ofiste muhabbet davul fırınla açılıp, küllü kek kalıbına geldi, belki de başka bir adı vardı ama hatırlamıyorum. Ne güzel kabarırdı kek onda of offff.
Annem en son komşuya verdiğinde, geriye tablası kırık gelmişti. Komşulara misafir geldiğinde ödünç ev malzemelerinin verildiği zamanlardı o zamanlar, sandalyeden tutun da tabak çanağa kadar ne aklınıza gelirse. Ülkece yokluğu paylaşıyorduk o zamanlar, birbirine destek olmak, insanlara yardım alkışlanacak bir şey değil, insanlık vazifesiydi o zamanlar.
Anneciğimin içi gitmişti tablasının kırılmasına, çok severdi kek kalıbını, ama hiç renk vermemişti olur öyle demişti, siz canınızı sıkmayın. Sonra bir daha da görmedim küllü kek kalıbı piyasadan kalktığı için annem yenisini de alamadı, ona göre bir daha da kekleri öyle kabarmadı.
Bir kek kalıbında olay nerelere geldi, kızıma anlatsam diyorum ilerde küllü kek kalıbını, aynı dili konuştuğumuzdan şüphe eder mi acaba? Oysa ben hiç yadırgamazdım ananemim ya da babanemin yokluk yıllarına ait anlattıklarını. Hata yapıyoruz sanki bir yerlerde, bir şey oldu bizlere, sanki keskin bir şeyle kesildi toplumsal hafızamız, kim olduğumuzu mu unuttuk ne? Derin korkularım var yarınlara dair ama enseyi de karatmamaya çalışıyorum. Hayırlısı...
Nerden geldiyse, ofiste muhabbet davul fırınla açılıp, küllü kek kalıbına geldi, belki de başka bir adı vardı ama hatırlamıyorum. Ne güzel kabarırdı kek onda of offff.
Annem en son komşuya verdiğinde, geriye tablası kırık gelmişti. Komşulara misafir geldiğinde ödünç ev malzemelerinin verildiği zamanlardı o zamanlar, sandalyeden tutun da tabak çanağa kadar ne aklınıza gelirse. Ülkece yokluğu paylaşıyorduk o zamanlar, birbirine destek olmak, insanlara yardım alkışlanacak bir şey değil, insanlık vazifesiydi o zamanlar.
Anneciğimin içi gitmişti tablasının kırılmasına, çok severdi kek kalıbını, ama hiç renk vermemişti olur öyle demişti, siz canınızı sıkmayın. Sonra bir daha da görmedim küllü kek kalıbı piyasadan kalktığı için annem yenisini de alamadı, ona göre bir daha da kekleri öyle kabarmadı.
Bir kek kalıbında olay nerelere geldi, kızıma anlatsam diyorum ilerde küllü kek kalıbını, aynı dili konuştuğumuzdan şüphe eder mi acaba? Oysa ben hiç yadırgamazdım ananemim ya da babanemin yokluk yıllarına ait anlattıklarını. Hata yapıyoruz sanki bir yerlerde, bir şey oldu bizlere, sanki keskin bir şeyle kesildi toplumsal hafızamız, kim olduğumuzu mu unuttuk ne? Derin korkularım var yarınlara dair ama enseyi de karatmamaya çalışıyorum. Hayırlısı...
Yorumlar
Yorum Gönder