Ana içeriğe atla

kızım

Büyüyor benimle sohbet ediyor.
Dün akşam, baba şehir dışında, yatmadan önce süt içmek istedi. Mutfakta masada oturuyoruz:

Kızım: Anne bana kardeş yapar mısınız?

Ben: Bilmiyorum kızım o kadar  zor ki bir bebeği büyütmek. Bak gördün D. hep annesine ihtiyaç duyuyor (Cumartesi akşamı arkadaşlarım geldi D. 2 aylık gurubumuzun en minnakı), hem sen daha birçok işini kendi kendine yapamıyorsun (aslında istese bal gibi yapıyor ama naza çekiyor ben de biraz motive eder miyim acaba diye böyle söyleyeyim dedim ), ben hem seninle hem bebekle nasıl ilgileneceğim?

Kızım: Sen bebekle ilgilenirsin, babamda benimle ilgilenir olmaz mı?

Ben:  Peki babanın olmadığı akşamlar nasıl olacak?

Kızım: Senin olmadığın akşamlar da var. O zaman akşam içinde bakıcı teyze tutalım, 2 tane yetmezse 3 tane hatta 4 tane tutalım.

Ben: Biz teyzene x lira veriyoruz, 4 teyze demek 4x demek ve bu benim maaşımdan bile çok.

Kızım.: Senin maaşını teyzelere verelim, babamınki bize yeter.

Ben: E bunun okulu var, tiyatrosu var, kursları var nasıl yetsin kızım?

Kızım: Biz en  iyisi benim işlerimi tek başıma yapmamı bekleyelim, o zaman bana kardeş yapar mısınız?

Ben: Bakarız kızım.

Diyerek konuyu kapattık ve uykuya geçtik.

Sabah kızımdan önce evden çıkacağım, kapıdan beni öperek uğurluyor. Tam gideceğim dedi ki, anne hüdayda yı söyleyip oynayalım öyle git. Sabahın körü kapı eşiğinde hüdayda da Ankaralım'ı söyleyip ellerimizi şık şık yapıyoruz, bir kaç ayak hareketi de öğrenmiş bir o yana bir bu yana kıvırıyor. Bundan daha güzel işe uğurlama olabilir mi?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...