Ana içeriğe atla

Göztepe Parkı

Upuzun Bağdat Caddesi boyunca Tarım ve İl Müdürlüğünün olduğu araziyi saymaz isek (ki onu da özelleştirip site dikecekler sanrım 50 katlı falan) tek yeşillik alan (oraya da geçen senelerde Cami yapmak istemişlerdi çok şükür ki sonradan geri adım attılar da çocuklarımız bu güzel parkta oynamaya devam edebiliyor. Gerçi düzenliyoruz ayağına bir kaç ağacı köklemekten geri kalmadılar ama ne yapalım buna da şükür), Göztepe Parkı.

İşte bu parkın içinde bir havuz var, havuz dediysem yüzmek için değil fıskiyeli (siz fışkiye de diyebilirsiniz), çocukların oynayabileceği (benzerini ilk defa Dubai'de görmüştüm şimdi bizde de yaygınlaşıyor, geçenlerde de Bakırköy Marina' da gördüm, orası da aklımda yazın gitmek için), eğlenebileceği.


Malum iş değişikliğim sebebi ile bazı günlerim boş olabiliyor. Dün de boş günlerimden biriydi, okullarda tatil olunca, kıza müjdeyi verip hazırladım çantayı. Kızın mayoları, kurulanmak için havlu, yedek terlik, kıyafet, güneş kremi vb.


Tam evden çıkarken scooterımı da alabilir miyiz dedi? Bugün senin günün ne istersen alabilirsin dedim.

Daha parka girdik kendine hemen bir arkadaş buldu- Bayılıyorum çocukların bu çabucak kaynaşabilen hallerine- ve başladılar vakit kaybetmeden oynamaya. Havuz belirli sürelerde çalışıp sonra kapanıyor (Ama bu periyot biraz kafalarına göre, tabelada yazan numarayı aradım orada ki görevliler bile bilmiyor, ben 2-3 kez ısrarla arayınca 45 dk ardından tekrar çalıştırdılar), bu arada da çocuklar oyun alanında vakit geçirebiliyor. Hafta içi olduğunda da çok kalabalık olmuyor.

Kah havuzda, kah oyun alanında, kah scooter ile 3 saat doya doya oynadı kızım. O kadar mutluydular ki çok özendim tekrar çocuk olmaya.

Dönüşe geçerken aşağıda ki gördüğünüz fotoğrafları çektirip, sanatsal aktivitesinden de geri kalmadı.



Arabaya bindiğinde esnemeye başlamıştı bile, o kadar çok yorulmuş ki akşam üzeri o çok sevdiği bahçeye oynamaya bile çıkmadı. Erkenden de yattı. Rüyasında kim bilir neler gördü?


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...