Ana içeriğe atla

Düğümlere Üfleyen Kadınlar - Ece Temelkuran



... Vaktiyle dövülmüş olduğu için, sıra ona gelince haklı olarak döven bir çocuk var kafasının hareketinde. Kendini affediyor sağa sola sallayarak başını. Zalimler kendi zulmünü nasıl büyük bir şefkatle affederse öyle.

... İslam İmparatorluğu' nun Emeviler'e geçişinden haberdar mısın? Ali, Ömer, Kerbela falan?
'' Müslümanlığın fakirin elinden zengine, mazlumdan zalime geçmesi azizim. O bölümleri biliyoruz.''
'' Ve erkek egemenliğinin! Bunu unutma !...''

... '' Erkekler sadece kadınların dünyasına hürmet ve hayret etseler yeter. O da işte erkeklerin kadınlara üflediği resim olur. Kadınlar, sürekli yıkılan dünyalarını o hürmet ve hayreti gördüklerinde yeniden kurmaya kudret bulurlar. Kadınların bu kudretli büyüsü korkutur erkekleri. 'Kadınların büyücülüğü' dedikleri bu. Erkekler, kadınların kendileri orada olmasa da var olabileceğini, o büyüyle var olabileceğini anlayınca... O zaman işte adımız büyücüye çıkar. Öğreneceksiniz. Kendiniz de o büyüden korkmamayı, hayatın o büyüden ibaret olduğunu öğreneceksiniz.''

... İnsanların iki paralel hayatı var. Ciddiye almıyorlar hiçbir şeyi aslında ve hepsi benden daha ciddiye alırmış gibi görünüyor. Devrimi de, aşkı da, örtünmeyi de, Allah'ı da, ölümü de... Sanki...Ne gibi hissediyorum biliyor musun?'' ... Gerçekten dünyadan atılmış gibi...

... Rahman Suresi' nin mealen söylediği şudur: Güya iman ediyorsunuz ama bir şeyden anladığınız yok. Gelişine göre vuruyorsunuz, sadece kabul ediyorsunuz.

... Sayda şu anda ne kadar da Madam Lilla' ya benziyor. Annesiyle hesaplaşmamış her kız çocuğu gibi Sayda da ancak ortalıkta yoksa annesini taklit ediyor.

... O anda anladım, doğum yapan kadınlar niye kesik kesik nefes veriyorlar. Puf puf ediyorlar ki korkunun yutturduğu nefes topları ciğerini patlatmasın ...

...'' Üç kitap da getiremez kötüleri insafa/ O peygamberler sabır dilemeye gönderildi iyi insanlara.''

... Aklınızla yaşadığınızda, elbette eğer kafanız çalışıyorsa, hayat en eğlenceli oyundur...

... Kesinkes yalan, insanın kendi kendini sevmesi meselesi, kim uydurduysa. İnsan ancak sevilince öğreniyor kendini sevmeyi...

''... Ömür geçti nihayet... Ama ömür geçiyor diye de değişmiyor insan. ''

'' İçinizdeki kadınların yenişmelerine gerek yok. Bu konuşmayı sık sık tekrarladığınızda bir süre sonra, yıllar sonra belki, içinizdeki sesin tek bir sese doğru birleştiğini göreceksiniz. Bilgelik o zaman başlayacak. ... O zaman sizin içinizdeki tanrıça hayata geçecek.''

''Ama'' diye atladı Amira, '' hayal etsenize, bizi olduğumuz gibi çok sevecek bir baba- tanrı olsa... Başka türlü basmaz mıydık yere? Daha sağlam olurduk yani. İnanabilirdik. Yani sadece tanrıya değil. Bizi sevdiği için... Firdevs diyordu ya, kendimizi daha çok sevebilirdik...''

'' Allah değil de, memleketlerimiz bizi olduğumuz gibi sevseydi yeterdi, değil mi azizim?''...

Su gibi aktı gitti zaman bu kitabı okurken, eğer olur da okursanız ve beğenirseniz ve hala okumadıysanız Muz Seslerini de (Ece Temelkuran) okumanızı öneririm.

Bazen diyorum şu Orta Doğu' ya bir meteor düşse, bu bitmeyecek gibi görünen acılar - savaşlar toptan son bulur mu?




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...