Ana içeriğe atla

Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda - Müjdat Gezen Tiyatrosu

Yılmaz Özdil'in köşe yazılarından derlenen kitabı Beraber Yürüdük Biz Bu Yıllarda, Müjdat Gezen Tiyatrosu tarafından oyunlaştırıldı. Yılbaşından sonra ki ilk cumartesi de seyirci ile ilk defa buluştu.

Cumartesi akşamı ne yapalım edelim diye düşünürken bu oyuna gitmeye karar verdik.

Son 12 yılın güzel bir özeti olmuş ve oyunculuklarını da çok beğendim. Hatta birkaç yerde Müjdat Gezen kendisi de oynamış. Emeklerinden dolayı kendilerini tebrik ediyorum.


Lakin bambaşka bir konu var benim bahsetmek istediğim. Salon profiline baktım, ortalama aynı düşünen son 12 yılda yönetimin aldığı çoğu karadan, hırsızlıklardan vb. memnun olmayan kesim gelmişti oyuna.

Ya diğerlerine nasıl ulaştırılacak bu oyun, ben zaten biliyorum bu son 12 yılda nelerin yapıldığını, nelerin üstünün örtülmeye çalışıldığını ...

İşte bu noktada bu tür faaliyetler kendi kendimizi tatminden başka hangi amaca hizmet ediyor ?

Diğer taraftan tiyatrolaştırıldığı için aralara espriler de serpiştirilmiş. Salon genel olarak güldü ama ben ağlanacak halimize gülemedim, tüm o yaşadıklarımızı sıkıştırılmış  olarak 2 saatte tekrar yaşamak bana ağır geldi açıkçası.

Ve en kızdığım nokta oyun geldi dolaştı, Bir başkadır benim memleketim şarkısı ve 10. Yıl marşına bağlandı.

Lütfen rica ediyorum yapmayın bunu artık. Salonlarda bu Marşı çalıp alkışlamak/alkışlatmak ile bir yere varılmıyor. Evet öğretelim bu marşları çocuklarımıza ama çocuklarımıza tek verdiğimiz bu Marş olmasın artık.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...