Hafta sonu dediğin göz açıncaya geçiyor. Hafta içinden bir Pazartesi sabahı kalıyor aklımda, bir de Cuma akşamları. Rutin hayatları olanlara hayat çabuk geçermiş. Her gününü farklı yaşayanlara ise ömür uzun gelirmiş. Yani anlayacağınız rutin hayatlarımızda debelenip duruyoruz. Bu rutini ne kadar kırabilirsek o kadar şanslıyız.
Bir düşünün sabah erken kalkıp gittiğiniz gezilerde akşam üstüne doğru bir çok şey yaptıktan sonra 2-3 gün geçirmiş gibi hissedersiniz de, daha günün bitmediğine ayınca bir mutlu olursunuz. İşte öyle bir şey...
Bu hafta sonu biz yoğun bir Cumartesinin üstüne sakin bir Pazar geçirdik, ama bu yoğunluk gezme tozma değil de koşturmaca olunca biraz yorulduk.
Aldığımız check- up randevularının üzerine bir de benim perşembe akşamı dolgum düşünce araya bir de diş hekimi randevusu almamız gerekti. Sonra kızı provaya bıraktık. İşte o arada bir sushi kaçamağı yaptık :)
Kurs çıkışında kızı arkadaşının doğum gününe götürdük, oradan eşimin ailesine kısa bir hafta sonu ziyareti derken , kendimizi ev atıp doğruca yatağın yolunu bulduk.
Pazar sabahı kalktığımızda, bir önce ki günün havasının yerinden yeller estiğini gördük ama moralimizi bozmayıp çaylarımızı çiçeklerimizin güzelliğine bakarak yudumladık. Baharı bir başka seviyorum. Yazın bile bir yüzü kışa dönük ama bahar başka, umutlu ve çiçekli...
Sonra kız - baba evde, kız ödev yaparken baba da uyuklarken ben bir yüzmeye gidip geldim. Havuz şansıma bomboş olduğu için gaza gelip her zamankinden 10 tur daha fazla attım ama bu öğleden sonra bana uyku hali olarak geri döndü. Sonra kızı ekstra konulan provaya götürüp getirdim. Eve gelince artık pazar gününe yakışır pinekleme moduna geçmeye hazırdım. Elime kitabımı aldım ve ne göreyim uyuklama isteğimde yalnız değildim.
Akşam olduğunda artık biraz gözümüz açılmıştı, ben biraz örgü ile uğraşırken , pamukta ara ara iple ilgilenmiyormuş gibi yapıp çoğunlukla ipe söz geçirmeye çalıştı
Ve bir hafta sonu daha böylece bitti...
Bir düşünün sabah erken kalkıp gittiğiniz gezilerde akşam üstüne doğru bir çok şey yaptıktan sonra 2-3 gün geçirmiş gibi hissedersiniz de, daha günün bitmediğine ayınca bir mutlu olursunuz. İşte öyle bir şey...
Bu hafta sonu biz yoğun bir Cumartesinin üstüne sakin bir Pazar geçirdik, ama bu yoğunluk gezme tozma değil de koşturmaca olunca biraz yorulduk.
Aldığımız check- up randevularının üzerine bir de benim perşembe akşamı dolgum düşünce araya bir de diş hekimi randevusu almamız gerekti. Sonra kızı provaya bıraktık. İşte o arada bir sushi kaçamağı yaptık :)
Kurs çıkışında kızı arkadaşının doğum gününe götürdük, oradan eşimin ailesine kısa bir hafta sonu ziyareti derken , kendimizi ev atıp doğruca yatağın yolunu bulduk.
Pazar sabahı kalktığımızda, bir önce ki günün havasının yerinden yeller estiğini gördük ama moralimizi bozmayıp çaylarımızı çiçeklerimizin güzelliğine bakarak yudumladık. Baharı bir başka seviyorum. Yazın bile bir yüzü kışa dönük ama bahar başka, umutlu ve çiçekli...
Sonra kız - baba evde, kız ödev yaparken baba da uyuklarken ben bir yüzmeye gidip geldim. Havuz şansıma bomboş olduğu için gaza gelip her zamankinden 10 tur daha fazla attım ama bu öğleden sonra bana uyku hali olarak geri döndü. Sonra kızı ekstra konulan provaya götürüp getirdim. Eve gelince artık pazar gününe yakışır pinekleme moduna geçmeye hazırdım. Elime kitabımı aldım ve ne göreyim uyuklama isteğimde yalnız değildim.
Akşam olduğunda artık biraz gözümüz açılmıştı, ben biraz örgü ile uğraşırken , pamukta ara ara iple ilgilenmiyormuş gibi yapıp çoğunlukla ipe söz geçirmeye çalıştı
Ve bir hafta sonu daha böylece bitti...
Yorumlar
Yorum Gönder