Ana içeriğe atla

İstanbul' da Turist Olmak - Fes Cafe - Haftasonu

Cuma günü son anda iptal olan bir çalışma ile boş kalınca , kocam bugün ben de gitmeyeyim işe dedi.  Ne yapalım derken, Tarihi Yarımada' ya gitmeye karar verdik. Arabayı Naitilius' un otoparkına bırakıp Marmaray ' a bindik ve 15 dakikada Sirkeci' ye vardık.



Sonra başladık sokaklarda el ele yürümeye, dükkanların vitrinlerine bakmaya. Bu şehir turist gibi gezince daha bir güzel. İş koşturmacası ile aynı sokaklardan geçerken bile aynı tadı alamıyorsunuz. Ilık limonata gibi bahar havasında o sokak senin bu sokak benim döndük durduk.

Yorulunca ve acıkınca, oturup bir şeyler yiyebileceğimiz bir yerler bakınırken karşımıza Fes Cafe /buradan iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz) çıktı, dışarıdan beğenince girdik içeriye, hem içini, hem yemeklerini her şeyini beğendik. Ben Somon ızgara yedim, kocam da biftekli sandviç (sandviçi ısıtmalarını istedik) ve ikimiz de limonata içtik, yediklerimizin hepsi  lezzetliydi.




Sonrasında biraz daha dolaşıp evimize döndük. Kedimizin kuyruğunda bir rahatsızlık vardı , internetten araştırdığımızda yağlı kuyruk hastalığı olabileceğini öğrendik ( hastalığın adı evet biraz komik) , gecikmeden veterinere götürdük, çok şükür ki önemli değil, ev kedilerinde ve özellikle uzun tüylü olanlarda sık görüldüğünü söyledi veteriner. Alkol ile silip , bebek pudrası dökmemizi önerdi.

Veterinerde süt dökmüş kedi olan pamuk eve dönünce tüm yaramazlıklarına geri döndü.


Hafta sonu tam bahar havasında geçti, hatta biraz daha sıcak. Tüm kışlıklarımı kaldırdım artık dolapta sadece yazlık kıyafetlerim kaldı.



Pazar günü teknesi Göksu' da bağlı olan arkadaşlarımızın misafiri olduk. Göksu'dan Anadolu Kavağı' na gidip orada tekneyi bir balıkçının iskelesine bağlayıp denizden acıkan karnımızı doyurup , çayımızı içip bu sefer geri dönüş için yola koyulduk. Boğaz öyle güzeldi ki , nereye bakacağımı şaşırarak bir o yana bir bu yana döndüm durdum. Arkadaşlarımız bize sağ olsunlar çok güzel bir gün yaşattılar. Eve döndüğümüzde rüzgar, güneş ve denizin yorduğu bedenlerimizi birer koltuğa bıraktık biraz dinlenip duş alıp erkenden yattık.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...