2-3 gündür Ece Temelkuran'ın Devir kitabını okuyorum. Henüz ilk çeyreğini bitirdim. Hala etkilerini yaşadığımız, hala kanayan yaramız 80 öncesi olaylar. Acının insanlık tarihi kadar eski olduğunu bilsem de. Bu topraklarda bunca acının yaşandığına hala inanamıyorum. Bugün değişen bir şey de yok üstelik. Ve ben bugün savaş çığırtkanlığı yapanları hiç unutmayacağım. Siz de unutmayın e mi?
Savaş isteyenleri iyice bir mimleyin kafanızda. Onların sizin çocuklarınızı, kendi menfaatleri için ölüme göndermek istediklerini asla aklınızdan çıkarmayın. Ve takım tutar gibi tuttuğunuz partileri görün ama gerçekten görün ki bir daha sandığın başına gittiğinizde vicdanınızla verin şu oyu alışkanlıkla ve taraf olarak değil. Ha illa taraf olacaksınız. Tarafınız barış olsun, huzur olsun ....
Bu kaçıncı gaza/ oyuna gelişiniz. Aklı selim düşünmek bu kadar mı zor ? Ne olacak sanıyorsunuz? Ne istiyorsunuz? Bizim çocukluğumuz, gençliğimiz geçti sizin oyunlarınızla. Görünen o ki orta yaşımızı ve yaşlılığımızı da alacaksınız elimizden. Huzur yüzü göstermeyeceksiniz bize. Biz bu ömrü size kızmakla geçireceğiz belli. Gündeminiz de batsın, siz de batın beraberinde...
Kitabı okurken hem bunlar geçiyor insanın aklından hem de çocukluğu, ben sokakta oyunlar oynarken dünyadan habersiz neler olmuş diye düşündürüyor. Sonra kitapta ki bazı sahnelerin benzerleri beliriyor kafanızda;
Annemle babamın yatağının başında hem yatak başı görevi gören hem de kapağı kaldırıldığında uzun dar bir sandık olan yatak başı geliyor aklıma. Orayı karıştırdığım, annemle babamın giymediği kıyafetleri üzerime geçirerek oyunlar oynadığım günler. O zamanlar atmak mı yok? Yoksa bir gün tekrar moda olur mu var bilmiyorum?
Sonra sahneye bohçacı kadınlar giriyor. Ne ara türüyorlar bilmiyorum ya da sizin evi nasıl seçiyorlar. Kapı önünde babamın ispanyol paça pantolon- yelek takımları, annemin ekoseli etekleri, boğazlı kazakları...
Pazarlıklar sonrası bahar dalı servis tabaklarına, kaselere dönüyor. Bu tabi bir kerede olmuyor bir süre gidip geliyorlar, sonra ne oluyor bilmiyorum yine bize uğramaz olup hayatımızdan çıkıyorlar.
Ama o bahar dalı servis tabakları hala benimle. Bekar evimden, kendi çekirdek aile evime taşıdığım 6 adet bahar dalı servis tabağı. Çocukluğumun, gençliğimin ve bugünümün sessiz tanıkları...
Yorumlar
Yorum Gönder