Ana içeriğe atla

Kızıl Goncalar & İnci Taneleri

İki diziyi de oturup izleme fırsatım olmadı. Ancak sosyal medya sayesinde parça parça izleyerek oldukça hakim olduğumu düşünüyorum. Diziler aslında yeni bir şey söylemiyor. Zaten bildiğimiz şeyler yani ayanın beyanı. Ama işte bu nedense ' belli' çevreleri çok rahatsız ediyor. Bunların olması değil de , gösterilmesi Türk örf ve adetlerine zarar verip, yetmiyor aile bütünlüğünü bozuyor. Payvyonda çalışmak zorunda kalan kadınların olması , onların her türlü şiddete maruz kalmasında sorun yok. Ama bunun gösterilmesi sorun. RTÜK hemen görev başına. Cemaatlerde din adı altında yapılan tüm pisliklerde, karartılan erkek ve kız çocuklarının hayatlarında sorun yok. Ama bunun gösterilmesi 'vakıfların' maneviyatını (maddiyatı olmasın o) bozuyor. Kötülüklerin gösterilmesinin, kötülüğün yapılmasından daha büyük bir kabahat olarak kabul ettirilmeye çalışıldığı bir dönem yaşıyoruz. Yerseniz. Algı yönetiminde ne kadar usta oldukları malımunuz olmuştur sanırım şimdiye kadar ve o kadar arsızlar ki utanmadan yapacaklarını yapıyorlar. Sonra yakalanınca sizden daha baskın çıkmaya çalışıyorlar, ev sahibini bastıran yavuz hırsız gibi. Eskiden KRAL çıplak deyince, KRAL utanma bilirdi. Şimdi Kral çıplak deyince, hem KRAL hem avanesi biliyor çıplak olduklarını. Ama parmaklarını size doğrultup hayır sensin çıplak diyorlar gözlerini bile kırpmadan (Masters of mağdur). Not: RTÜK cezasından sonra Kızıl Goncalar 'ın yayınlanan ilk bölümünde U dönüşü yapıldığı hatta cemaat güzellemesi yapıldığı yönünde yorumlar duydum. Umarım doğru değildir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...