Ana içeriğe atla

Yazamadıkça…..

İçimde biriken bir şeyler var sanki, içten içten kemiren yükünden kurtulamadığım. Bir çok konu var aklımda evirip çevirdiğim, ama bir yere bağlayamadığım.

Çok oldu olay meydana geleli ama ben atamıyorum üzerindeki etkisini, merak da ediyorum ne oldu, nasıl olsu acaba diye? Hani bir belediye otobüsüne molotof kokteyl atılmıştı ve 17 yaşında gencecik bir kızın yüzü yanmıştı, yavrucak hastanede gözünü açtığında ilk sorduğu soru, sınava girebilecek miyim ? Hayatının dönüm noktası bir yılda belli ki üniversite sınavına hazırlanıyor.

Şimdi kim verecek bu kızın elinden alınan hayallerinin hesabını ? O güzelim yüzünün ne hale geldiğine mi yansın (güzelim diyorum evet çünkü her insanın bir güzelliği var) yoksa o kadar emek verdiği sınav için çalışamadan geçecek iyileşme sürecine mi yada belki de giremeyeceği sınava mı ?

Bir de o yavrucağa sorun bakalım açılım onun için ne anlama geliyor?

Dış dünya bunca şeyler koparken, bizim hanenin içinde bayram öncesi domuz gribi fırtınası esti, maaile domuz gribi olduk; ben, eşim, kızım, bakıcımız hatta bize bakmaya gelen eşimin annesi. Kızımızı yüksek ateşten hastaneye yatırmak zorunda kaldık, zira ben böyle inatçı ateş görmedim. Bu işin ilacıda ‘Tamiflu’ imiş, piyasada ara ki bulasın. İzmir’ den ve Balıkesir’den getirttik, tanıdık eczacı arkadaşlarımız olmasaydı ya da olamayanlar ne yapıyor düşünmek bile istemiyorum. Neyse ki atlattık, umarım herkes bizim kadar şanslı olur ve geçer gider.

Geçen pazarda dan beri gözüm seğiriyor, onun etkisi ile midir bilmiyorum, içimde bir korku, her an kötü bir haber alacak mışım gibi bir his var? Bu hislerin beni alıp götürdüğü gelecek kaygısı da cabası? Nedense bu aralar gelecek ile ilgili sürekli bir endişe halindeyim. Hiçbir şeyin garantisi yokmuş gibi geliyor (ki öyle) . Bundan 5 yıl önce nasıl bugünümü göremiyorduysam şimdi de 5 yıl hatta 1 yıl sonrasını göremiyorum tabi ama bu beni çok huzursuz ediyor, hep Allah bugünümü aratmasın diye dua ederken buluveriyorum kendimi.
Yeni bir yıla girerken yeni yılın heyecanını bile hissedemiyorum, zira kriz 2010 a sarktı ve 2011’ e inşallah deniyor. Nereye varacak bu iş, insanlar daha ne kadar sabretmek zorunda kalacak ? Bu ne biçim hayat ?

Yorumlar

  1. bu sabah öğrendim Serap'ın (otobüse atılan bomba yüzünden yaralanan-yanan o güzelim kız) artık bir melek olduğunu , hayallerini de beraberinde çok uzaklara götürdüğünü, umarım huzur içerisindesindir ve çok mutlusundur...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...