Bu kış çok ağır geçti, hem ruhen hem fiziki olarak. Kara kış dedikleri cinsten. Bağladım umutlarımı bahara bekliyorum bu soğuk, kasvetli ve güneşsiz günlerin bitmesini.
Sonradan anımsamaya çalışınca sadece güzel anların akla gelmesinden midir –insan hafızasının insana oyunu- hiçbir kışı bu kadar uzun, bu kadar ezici hatırlamıyorum, üniversite sınavına hazırlandığım kış ta bu kışlara dahil.
Ruhum korunaksız kaldı benim bu kış, o yüzden çok üşüdü. Hem yalnız hissetti kendini, hem beslenemedi. Küçük şeylerden mutlu olmaya çalıştı, bazen ucundan yakalayıvermiş gibi oldu ama tam tutamadı, o küçük mutluluklar da hep yarım kaldı zaten.
Bu kadar kasvetin içinde bir de defalarca kapıyı çalan hastalıklarla uğraştık bu kış, bir kısır döngü gibi sanki moraller bozuldukça hastalık kapıda, hastalık kapıya geldikçe moraller daha bozuk. Şimdi işte bahar geliverse tüm bu karabasan son bulacakmış gibi hissediyorum yada ümit ediyorum desek daha doğru olur.
Hayat sakin aksın istiyorum bu aralar, beklemediğim/istemediğim bir değişiklik olmasın. Son dokuz aydır o kadar çok şey değişti ki hayatımda, ben artık o geçen kış ki insan bile değilim sanki ve hiçbir şey daha iyiye yol almıyor bu aralar. Tüm dinginliğimi/sakinliğimi kaybetmek üzereyim, her an zincirlerim boşalıverecekmiş gibi hissediyorum. Tüm bu zincirler boşaldıktan sonra ben nerede olurum, nerelere savrulurum açıkçası kestiremiyorum.
Biraz güneş istiyorum, ısınmak ve ruhumu beslemek için. Biraz sıcağa ihtiyacım var kendimi huzurlu ve sakin hissetmek ve hatta soğuktan hissizleşen ruhumun yeniden orada olduğunun farkına varabilmek için.
Sonradan anımsamaya çalışınca sadece güzel anların akla gelmesinden midir –insan hafızasının insana oyunu- hiçbir kışı bu kadar uzun, bu kadar ezici hatırlamıyorum, üniversite sınavına hazırlandığım kış ta bu kışlara dahil.
Ruhum korunaksız kaldı benim bu kış, o yüzden çok üşüdü. Hem yalnız hissetti kendini, hem beslenemedi. Küçük şeylerden mutlu olmaya çalıştı, bazen ucundan yakalayıvermiş gibi oldu ama tam tutamadı, o küçük mutluluklar da hep yarım kaldı zaten.
Bu kadar kasvetin içinde bir de defalarca kapıyı çalan hastalıklarla uğraştık bu kış, bir kısır döngü gibi sanki moraller bozuldukça hastalık kapıda, hastalık kapıya geldikçe moraller daha bozuk. Şimdi işte bahar geliverse tüm bu karabasan son bulacakmış gibi hissediyorum yada ümit ediyorum desek daha doğru olur.
Hayat sakin aksın istiyorum bu aralar, beklemediğim/istemediğim bir değişiklik olmasın. Son dokuz aydır o kadar çok şey değişti ki hayatımda, ben artık o geçen kış ki insan bile değilim sanki ve hiçbir şey daha iyiye yol almıyor bu aralar. Tüm dinginliğimi/sakinliğimi kaybetmek üzereyim, her an zincirlerim boşalıverecekmiş gibi hissediyorum. Tüm bu zincirler boşaldıktan sonra ben nerede olurum, nerelere savrulurum açıkçası kestiremiyorum.
Biraz güneş istiyorum, ısınmak ve ruhumu beslemek için. Biraz sıcağa ihtiyacım var kendimi huzurlu ve sakin hissetmek ve hatta soğuktan hissizleşen ruhumun yeniden orada olduğunun farkına varabilmek için.
Yorumlar
Yorum Gönder