Ana içeriğe atla

İnsanın başına ne geleceği hiç belli değil

Ne takım tutarım, ne Fenerbahçe'ye karşı bir antipati ya da sempati beslerim, Aziz Yıldırım ise bana biraz şımarık gelir. Ama son dönem yaşadıklarında da bir haksızlık bulmuyor değilim. Koca futbol camiasında bir o mu şike yapan, neden o günah keçisi? Bunun altında bambaşka şeyler yatıyor olmalı. Zamanla açığa çıkacaktır.

Futboldan pek değil hiç anlamam, küçükken dayım ve teyzelerimin etkisi ile bir süre CİMBOM bana sempatik geldiyse de sonraları amcalarımın gazıyla KARAKARTAL'a sempati duydum ama lise itibariyle futboldan iyice uzaklaştım, son baştan sona izlediğim maç CİMBOM un UEFA kupasını kazandığı maç, biraz zoraki oldu gerçi, o akşam Ankara' dan Balıkesir'e otobüs yolculuğu yapıyordum, en öndeydim ve otobüs şoförü maçı açtı, otobüsün arkası bildiğiniz tiribün; kaşkollar, formalar vs.

Çok değil bir ay önce Aziz Yıldırım'ın duruşunu, kendine güvenini düşünün, ne kadar iktidar sahibi olduğunu düşünüyordu kimbilir ama ya şimdi, düşmez kalkmaz bir Allah gerçekten, kimin ne olcağı hiç belli olmuyor.

Sabah ofise geldim ve pek de hazzetmediğim birinin ofiste olmadığını görünce, nerededir diye sordum. Geçen hafta eşi habersiz burnundaki kemik eğriliğini düzelttirmek için bir operasyon geçirmiş ve operasyonda kasap bir doktora denk gelmiş nasıl olmuş bilemiyorum ama beyin zarı delinmiş, sonra büyük bir operasyon ile beyin zarına yama yapılmış. Allah iki kızına bağışlar umarım sağ salim evine döner. Ne kadar önemsiz bir operasyon olacağını düşünüyordu ve şimdi yaşanılanlara bakın.

Geçtiğimiz cuma kızımı artık eve getirmek için tekrar Altınoluk' a gittim, dün sabah kahvaltı masasını hazırlarken, belediye anons etti 60-70 yaşlarında bir adam sahilde ölü bulunmuş, ya gece dolaşırken birşey oldu ya da sabah çok erken kalkıp sahilde yürüyeyim dedi....

Yaşanılan hiçbirşeyi kınamamak lazım çünkü herşey insan için ve insanın başına ne geleceği hiç belli değil, Allah herkese herşeyin hayırlısını versin...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...