Ana içeriğe atla

çocuklu romantizm

5. yıldönümümüzü kızımızla beraber kutladık, çocuklu romantizmin de olabileceğini gördük, teyit ettik. Yıldönümü öncesinde evde ne yapalım ne edelim derken zaten kızımızı da dahil etmişiz işin içine farkında olmadan, o kadar heyecan duydu ki bu süreçte ayrı kutlamaya gönlümüz elvermedi. Benim kızım evlenince bebek olduğunu düşünüyor ve evlilik yıldönümünde de bir bebek gelme ihtimaline daha çok sevindi zannımca, çünkü şu aralar önlenemez bir kardeş isteği var, her gün dile getiriyor desem abartı olmaz. Bir bebeği var konuşan, yemek yiyen ve altını kirleten, bazen  anne ben oynarken sen kardeşime bak  diyor bana, durum o kadar vahim yani...

Evlilik yıl dönümümüzü kutlamak için gideceğimiz yere deniz taksi kullandık ilk defa, biraz gecikmeli geldiler ama çok pratik ve keyifliydi tabi biraz da pahalı 25 TL/mil olarak bir tarifesi var kendisinin, üstüne bir de bir sonraki gün kocamın güneş gözlüğünü taksi de bıraktığını anlayıp, arayıp, bulunmadı cevabını alınca bize oldukça pahalıya mal oldu, ne yapalım cana geleceğine mala gelsin dedik.

Gittiğimiz yerde eskiden prenseslerin yaşadığını söyleyince bizim kız bir gaza geldi ki anlatamam, bir vakurluk çöktü üstüne, prenses masasında yemek yiyorum, prenses tuvaletine girdim vs. biz de hiç bozmadık kendisini, prenses prenses takıldı tüm gece bizi hiç üzmeden.

Velhasıl bu sene alternatif bir evlilik yıl dönümü kutlaması oldu, keyifli ve huzur dolu.  İleride büyüyünce hadi kızım gel desek de gelmez zaten. Üstüne bir de romantik bir evlenme teklifine şahit olduk, kendi teklif günümüz hatırladık, nereden nereye dedik...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...