Ana içeriğe atla

Dubai dedikleri

Çok ihtişamlı bir yer, her yerde lüks bambaşka bir dünya - tam bir Arap yağı (petrolü) bol bulmuş hikayesi- ama herkesin hayatı bu kadar lüks olmasa gerek - hizmet sektöründe çalışan birçok malay, hindi, paki ... var çünkü onlar da gökdelenlerde yaşıyor olamaz -, eski Dubai denilen bölgede çok kısa vakit geçirdim, bizim eskiden anadolu şehirlerimizde olan manifaturacıların, kumaşçıların toplandığı yere benzeyen bir alanı var ve orada ki hayat biraz farklı ama o gördüğüm bile buz dağının sadece görünen kısmı gibi sanki.

Dubai' ye gidiş için en güzel mevsimi seçmişim sanırım, gündüzleri 30-32 derece, akşamları da 23-25 derece arasındaydı sıcaklık. Gündüz gölge alanlar hafif esintiliydi ancak güneşin altında biraz kalınca, çölde olduğunuzu derhal hatırlıyorsunuz. Nem de yaz mevsiminde olduğu kadar yoğun değildi. Denize girme fırsatımız da oldu, sahil ve deniz tabanı incecik kum bu yüzden deniz berrak değil hep bulanık ama suyu sıcacık ( yazın tabi bu su daha sıcak olup insanı ferahlatmıyordur) ve jelly fish (deniz anası) var ve uyarıyorlar, tabi ne oldu koca sahilde jellu fish geldi beni buldu, göremedim ama küçüktü sanrım bacağımda çok küçük bir bölge kızardı ve yıkar yıkamaz yanma hissi geçti.

Bizim bölge olarak en beğendiğimiz yer Dubai Marina oldu, bazı bazı expat olarak çalışma ile ilgili kocamla konuşuyoruz, Dubai ye gelsek burada yaşarız dedik ama bizim pek bir yere gitmeye de niyetimiz yok hani :). Şu ünlü inşaatı devam eden burgu kule de Dubai Marina' da yapılıyor, biraz bizim caddebostan sahile benzettim, ağırlıklı expat olanlar var zaten akşam yemeğinden sonra dolaşmaya, koşmaya, paten yapmaya  vb. çıkmışlardı. Bir tane de havuz vardı, yerden su fışkırtan çocuklar öyle güzel oynadılar ki, ıslanmak istemiyormuş gibi yapıp donlarına kadar ıslandılar, kızımı da götüreceğim oraya , mutlaka....

İnanılmaz Mallar (alışveriş merkezleri var ) bizim buradakiler pazar yeri kalır o kadar söyleyeyim, Emirates Mall dı sanırım içinde kayak pisti var, çocuklar kartopu oynuyor dışarısı 32 derece. Ama hayat çok ucuz ve çok iyi maaşlar veriliyor (tabi sadece expatlara- hizmet sektöründekilere değil), dönüşte metro ile 1 saatte gittiğim havaalanından indiğimizde otele taksi ile gitmiştik ve onca yol sadece 25 dolar- 100 dirhem yani 50 TL tuttu, ben burada evimden 7 km uzaktaki bir yere 20 TL veriyorum taksiye, ama zaten insanın memleketinden kalkıp oralarda yaşamaya da ancak para ile ikna edebilirsiniz. Orada gazete ilanında gördüm burada ne kadar bilmiyorum ama (kesin burada 2-3 katıdır) KİA SPORTAGE 25.000 TL ye tekabül eden rakamlara satılıyordu.

Dışarıda ki sıcağa inat, iç mekanları öyle bir soğutuyorlar ki donuyorsunuz (Mısır'da da böyleydi gerçi), bir sıcak bir soğuk insanı ne yapıyor?  Hasta yapıyor. Şu an kelebekli koyunlar gibi köh köh öksürüyorum durmadan.

Kaldığımız otel 11. kata kadar otel sonra ki katlar (tam olarak bilmiyorum) residence olarak kullanılıyordu. Otelin 11 katında açık havuz vardı, havuzda İsviçreli bir baba ve oğul ile tanıştık, tatile gelmişlerdi (bu Avrupalılar işlerini biliyor ). 11. katta şehir manzaralı bir havuza girmek, ilginç bir deneyim oldu ama bünyeyi bu kadar lükse alıştırmamak lazım tabi :)

Dubai ile ilgili net bir kanım yok, güzel bir seyahatti, kışın ortasında deniz tatili yapmak için gidilebilir ama yaşamak bilemiyorum...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...