Ana içeriğe atla

Adana macerası mı ? İşkencesi mi desem ?

Pazartesi sabahı 04:30 da kalktım, uyandım demeyeyim zira gece 2 saatte bir kalkıp dışarıyı kolaçan ettim. Biraz kar vardı ama kararttım gözümü, giyinip arabayı temizleyip Kadıköy' e otelinden Mr. M. aldım doğru Atatürk, ana arterlerde hiçbir sorun yoktu sorunsuzca vardık, 15 dakika kapı gecikmesi 1 saate yakında uçak içinde bekleyerek (06:55) , 8:30 da olmamız gereken Adana' ya 10:30 da vardık ( Bu arada Konya, Denizli ve İzmir uçuşlarından bazıları iptal anonsu veriyordu, ben de akşam dönemeyeceksem bizimki de keşke şimdi iptal olsa diye geçiriyordum).

Adana serin ve yağmurluydu,ofiste ısıtma klima ile yapıldığından baya üşüdüm, sık sık sıcak su istedim, dizlerimi örteyim diye battaniye bile getirdiler. Adana'yı bu sefer biraz daha fazla dolaşma fırsatım oldu, eskiden nasıldı bilemiyorum ama şimdilerde bana çok köhne ve bakımsız geldi. Belediye seçimlerinden dolayı cezalandırılıyormuş, gittiğim firmada öyle söylediler (İzmir gibi sanırım). Sanayi olarak da birçok büyük firma kapanmış (Özellikle Sakıp Sabancı vefat ettikten sonra Sabancılara ait fabrikalar) ve göçle birlikte işsizlik oranı her geçen gün artar olmuş (şu anda 1. sıradaymış)

Öğlen yemeği için mahalle arası adı sanı duyulmamış bir kebapçı esnafa gittik, kebap gerçekten güzeldi, Adanalılar bu işi gerçekten biliyor, akşam içinde meşhur bir börekçi varmış (isimleri hatırlamıyorum) oraya gittik börek te gerçekten nefisti.

Bu arada sabah uçaktan indiğimde akşam ki 18:15 uçağımın iptaline dair mesaj gelmiş, hazır oradayım diye THY satış ofisine gidip sordum, sağ olsunlar hiç yardımcı olmadılar, şimdiden kesin olmazmış 18:15 e binecekmiş gibi gelecekmişim o zaman anons edilirmiş. Neyse ki ben ofise gidince durumu oluruna bırakmadım, 4440849 u aradım ama kilitlenmiş, ben de ne yapsam etsem diye kara kara düşünürken 08503330849 numarasına ulaştım ve durumu anlattım, bana 18:15 in iptal olduğunu 21:20 de bir uçak daha olduğunu ona alabileceklerini söylediler ve işlemi yaptırdım.

21:20 uçağına binecek şekilde hava alanına gittim, orada daha 19:15 te kalması gereken uçağın, Atatürk' ten bile havalanamadığını beni o uçağa alabileceklerini söylediler. 19:15 te Adana'dan yola çıkması gereken uçak 22:00 sularında Adana' ya indi, bu arada havaalanı ana baba günü tüm seferlerde rötar var, havaalanı küçücük, bir tane snack bar var 20 sandalyeli filan, bekleme alanındaki sandalye sayısı da yeterli olamayınca birçok insan saatlerce ayakta beklemek zorunda kaldı. Ben uçak inip yolcuları indirince 2. kapıdan geçip sıraya girdim ama Atatürk' ten kalkış izni gelmeyince bizleri uçağa almadılar, insanları su- meyve suyu ve kek ikramları ile yatıştırmaya çalıştılar, ben önüme gelen görevliye bari uçağa alında yerlerimizde bekleyelim dedim, 11:00 gibi izin geldi ve herkes koşarak yerine yerleşti, 11:30 gibi havalandık 01:00 gibi Atatürk' teydik ama çilemiz daha bitmemişti (ben 3 koltukta tek yolcu olarak geldim, koltuk kolçaklarını kaldırarak yattım ve hatta biraz kestirmişim) 1 saatte körük için bekledik artık sinirler iyice gerildi bir kadın sinir krizi geçirip ağladı, bir adam hosta senin ciğerini sökerim bile dedi neyse ki 02:00 sularında körüğe bağlandık ama esas sınav şimdi başlıyordu acaba yollar nasıldı? Valede arabamı beklerken trafik durumunu sordum, 1,5 saat önce bile trafik olduğunu ama şimdi açıldığını söylediler ama lapa lapa kar yağıyor bu arada, neyse bindim arabaya yavaş yavaş yola koyuldum, 1. köprüden döndüm, köprüden geçip Bostancı- Kadıköy ayrımına kadar yolda bir sorun yoktu ama sonrası ya ilaçlamamışlar ya da yeterli olmamış evde kadar yollar kar ile kaplıydı, neyse yaklaştım eve gidemediğim yerde bırakır olmadı falan yürürüm diye diye ( bu arada sağda solda bırakılmış bir sürü araba vardı) eve kadar geldiğimde saat 03:00 sularıydı ve yorgunluktan artık elim ayağım titriyordu resmen. Bu arada mesaj atıp İzmir denetimini iptal ettim. Yatınca bir süre yorgunluktan uyuyamadım sonra dalmışım sabah 09:00 gibi uyandım başım ağrıyor kahvaltı edip tekrar yattım 12:00 ye kadar uyudum ve dinlenmiş olarak kalktım. Şimdi de lapa lapa yağan kara bakıp dinleniyorum.

Yorumlar

  1. canim ya resmen meraktan gelip bakayim dedim ne yaptin diye.. neyse varmisin saga salim ben stres oldum okurken.. hic dusunmuyor bu insanlar yaa geleni gideni, ne akla hizmet gonderiyorlar seni anlamiyorum.. neyse havalar sakinlesene kadar gitme biyerlere artik umarim..opuyorum sevgiler

    YanıtlaSil
  2. canim sagol ilgin icin, cileli oldu ama cok sukur sag salim dondum, bu hafta bir yere kıpırdamam artık :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...