Ana içeriğe atla

çocuk ömrü nasıl törpüler

Baktım bir önceki yazımın da başlığı çocuk ile ilgili, her ne kadar anne olsam da bloğum bir anne bloğu değil ama işte çocuk gelip hayatının ortasına bir güzel yerleşiveriyor insanın.

Sabah gayet keyifli ofise geldim, uzun bir aradan sonra bu hafta 2 gün hariç ofisteyim (office office sweat office modundayım biraz). Kahvaltımı yaptım, tam keyif kahvemi içecektim ki evden telefon, kız kulağına bir şey kaçırmış, bakıcı teyzemiz çıkaramamış, panik.

Allahtan ofis eve çok yakın ve Allahtan ben bugün ofisteydim. Çantamı kaptığım gibi çıktım. Ama nasıl çıktım, kafamda ne senaryolar; cımbızla denerim olmadı hastaneye, ya kulak zarını deldiyse, ay acaba şu ucu sivri olan hafta sonu bulduğu boncuk mu diye....

Ev ofis arası yürüme ile 3 dakika o kadar yakın ama bugün o yol uzadı da uzadı bana. Kapının açılması ile bir hışım eve girdim, kızı yatak odasına sürükledim, cımbızı elime aldım ve çok şükür ki 10. saniyede çıkarmıştım, tam da tahmin ettiğim boncuğu almış sokmuş kulağına. Ondan sonra sinirlerim boşaldı tabi, kıza baya bir kızdım (daha önce de burnuna sokmuştu ve o zaman da çok uyarmıştım). Yavrum aslında kendi de korkmuş ve canı yanmış ama beni o kadar hiddetli görünce ağlayamadı bile. Sonra duyma kontrolü de yaptım, rahatladım. Üstüne öptüm kokladım işe geri döndüm.

O kısacık 5 dakikada ömrümden ömür gitti. Bu çocuklar insanı ömrünü gıy gıy törpüleyip, kısaltıyorlar yemin ederim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Annelik üzerine - about to be mother - im Begriff zu sein Mutter

Dün anneler günü olunca ve sabahtan biraz da kendimle kalınca, annelik üzerine düşündüm biraz... Ben kızımızı büyütürken yapılacaklar konusunda çok ısrar eden bir anne olmadım; bir şey yemek istemiyorsa başka bir şey önerdim, giymek istemediği şeyi zorla giydirmedim (bazen hiç olmayacak yerlere, hiç olmayacak kıyafetler ile gitmek isterdi , izin vermediğim oldu), o an yemek istemez ise sonra yersin dedim, gündüz uykusunu bırakmak istediğinde zorla uyutmadım ancak akşam uyku saati konusunda disiplinli olmaya çalıştım vb. Eşim, özellikle benim yemek konusunda ısrarcı olmamamı hep eleştirdi ve yemek konusunda (aslında her konuda) ısrarcı bir anne (bu benim annemin tam tersi bir annelik) ile büyüdüğü için; yemek yediren anneyi , şefkatli anne olarak kodladığından; bana zaman zaman şefkatli bir anne olmadığımı ima etti. Şaka ile karışık lakabımı Norveçli mürebbiye yaptı. Benim görüşüme göre ise bir çocuk annesi tarafından sevildiğini biliyor ise, yemekte ısrar etmiş, etmemiş; onu öyle y...