Uzun bir aradan sonra, bir uğradım. Geçmişte yazdıklarıma baktım; İlk anne olduğum zamanlar, terrible 2 dönemi, okula başlama , çalışan annelik halleri, Türkiye'nin siyasi gündemiyle yaşadığım korkular, endişeler. Gelecekte ne olacak soruları? Şimdi o gelecekteyim :)
16 yaşında bir ergen annesi olarak. Bu yaşı not edin , diğer bütün yaşları unutun; enerjinizi bu yaşa saklayın. Çok başka...
Geçmişi okuyunca oooo neler atlatmışsın bunu da atlatırsın diye moral verdim kendime. O hallerimi unutmuşum. İyi ki çiziktirmişim dedim. Kızım 20 li yaşlarına geldiğinde blogun linkini gönderme fikri yerleşti kafama. O zamanlarımı anlayacağını düşündüğüm yaşa geldiğinde.
Bu arada gelen yorumları görmemişim, yanıtlamaya çalıştım şimdi onca zaman geçince. Bir de buradan yazayım kusura bakmayın.
Bu süreçte eskiden özlem duyduğum şeyleri gerçekleştirme fırsatım oldu; artık danışmanlık yapıyorum ve çoğu zaman evden çalışıyorum. Güzel havalarda bol bol yürüyüş yapma imkanım oluyor ya da sosyal medyada duyduğum sergilere, müzelere gitme fırsatı. Ülkemiz ile ilgili duyduğum endişeler baki, bu çoğrafyanın insanı olmanın sonucu olarak. O zamanlar hayalini kurduğum bir eve taşındım; iki yılı geçti. Dolaşmayı sevdiğim çoğu yere yürüyerek gidebiliyorum ve her türlü toplu taşıma aracına oldukça yakın mesafede. Sahi bu trafik ne oldu bu şehirde böyle? En güzeli kızım okuluna yürüyerek gidip geliyor.
Kızım 11. sınıf artık, seneye üniversite sınavına girecek. Bir üniversiteye yerleşse çok rahatlayackmışım gibi hissediyorum ama emin değilim. Bunun işi var, eşi var :) ...
Bizden çok kopan bir ergen olmadı, hala çok paylaşımcı ama tabi % kaçını paylaşıyor bilemiyorum çünkü artık bizimle geçirdiği vakit oldukça azaldı. Ağustos ayının başı itibari ile de bence gerçek anlamda ilk flörtü başladı artık varsa yoksa o :). Sabırlı insan olmada level atladım sanırım ama zaten başka seçeneğiniz yok gibi. Yani bir ilişkiniz olmasını istiyorsanız sizin çok emek vermeniz gerekiyor. Sizden oldukça uzağa savruluyorlar ve o savrulma geçince dönebilecekleri bir yer olduğunu göstermeniz gerekiyor sanki.
Bazen ne olacak bu çocuğun hali diye baya kendi kendime evhamlanıyorum sonra kendimi elmanın dibine artmut düşmez diye ve bilimum başka atasözlerimizle avutmaya çalışyorum.
Yapabilirsem küçüklüğünde olduğu gibi bu süreci de yazmaya çalışacağım, benim penceremden görmek belki ileride ona da faydalı olur.
Bir iki kez tüttürürken yakaladık. Ne ben ne eşim içmediğimiz için ; benim tek bir nefesim bile olmadığı için bana ağır bir darbe oldu. Bana ilk sorusu kızdın mı oldu? Oysa ki içimde duyduğum üzüntüden kızgınlığa hiç yer kalmamıştı. Ne kadar üzüldüğümü anlatmaya çalıştım bunu kendine yaptığı için. Umarım tiryakilik boyutuna hiç getirmez kendini.
Ebeveynlik öyle bir şey ki el yordamı ile bir şeyler yapmaya çalışyorsunuz ve sonucunu yıllar sonra görüyorsunuz. Umarım bir sonra ki 'şimdi o gelecekteyim' yazdığımda ; yine umut ettiğim şeyleri gerçekleştirdim deme şansım olur.
Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...
Yorumlar
Yorum Gönder