Ana içeriğe atla

Değişim



Elbette Kafka' nın değişimi gibi bir şey değil yaşadığım ancak son dönemde iş hayatımda önemli bir değişiklik oldu ve bu değişiklik büyük ihtimal ile hayatımın geneline yansıyacak.

Daha önceden defalarca bahsetmiştim, her ne kadar seyahati bol bir işim olsa da ofis günleri işe yürüyerek gidip geldiğimden ve öğlen yemekleri için eve geldiğimden. İşte bu iş yeri Şubat' ın ortasında taaaa Şekepınar' a taşındı. Ofisin alan kodu bile İstanbul değil artık. Söz verdiğim üzere 2 hafta denedim  ama olmadı. Yoğun seyahat temposunun üzerine bir de ofise gidip gelme çilesi eklenince eksiler artıları geçiverdi. Öyle bir ruh halindeydim ki sanki akşam o trafik hiç çözülmeyecek ve ben evime hiç dönemeyeceğim. Şubatı' ın sonunda istifamı verdim (Taşınma sebebi ile tüm haklarımı alabileceğimi de öğrenerek). Bunca yılın hatırına 1 Mayıs'a kadar bizi idare eder misin taleplerini geri çevirmeden çalışmayı kabul ettim. Ama çok zor geçen bir 2 aydı, size programdan kısa bir kesit vereyim:

Mesele bu perşembe Bursa' dasınız, cuma Ankara, sonra Pazartesi İzmir, salı ofis ve çarşamba Almanya ve böyle devam eden bir program. Bu süreci hastalanmadan atlattığıma şükrederken bu hafta faranjite yakalanmam ise acısının sonradan çıktığının kanıtı oldu benim için.

Bu 2 aylık süreçte artık böyle çalışmak istemediğimi tekrarladım durdum kendi kendime. Ne her gün ofise gidilen bir iş istiyordum, ne de durmadan seyahat edilen. Aslında ben bir yere bağlanmak istemiyordum sanki. Öyle miydi, böyle miydi, görüşmeler falan filan derken kervanı yola düzdüm sanki.

Bir firmaya haftanın 2 günü gideceğim ancak diğer günler telefon ve e-mail ile destek olacağım yurt dışı yazışmaları ile ilgili. Başka bir firma ile daha önce yaptığım iş ile ilgili danışmanlık hizmeti vereceğim ayda 2 gün giderek ve yine telefon ve e-mail ile destek olarak. Bir de sadece İstanbul içinde ara sıra denetimlere katılacağım.


Şimdi tabi her şey yeni. Bazen diyorum iyi oldu zamanını kendin yöneteceksin. Bazen de korkuyorum bir koltuğa 3 karpuz sığar mı? diye.  Bakalım zamanla göreceğiz bu değişim bana neler getirecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

babama - ode to my father -ode an meinen Vater

Çok düşündüm şöyle etkili bir giriş yapmak için. Ama ne yazsam eksik kaldı, duygumu anlatmaya yetmedi.... Ortadan gireyim o zaman. Ben büyürken, babam beni her istediğimi yapabileceğime inandırdı, hayatım boyunca şunu da yapamam diye hiçbir düşünce geçmedi aklımdan. Ne üniversite okuyacağım şehri kısıtladı, ne bölümü, hiçbir şeyi.... Babamdan hayır bunu yapamazsın hiç duymadım ben. Hatta üniversiteye gitmeden önce , söyle bir sohbetimiz var. Sana sigara içme diyemem çünkü ben içiyorum, ama sigaraya başlamasan kendine iyilik yaparsın...Zaten hiç merakım olmadı ve şimdiye kadar da tek nefesim yok. Hiçbir zaman da hayatta içmem demedim, hayatın ne getireceği hiç belli olmaz... Bazen aklıma türlü kötü senaryalor geliyor. Ya şöyle olursa ya böyle olursa diye ... O zamanlar da bile, içimi kaplayan sıkıntının yanında aklım, hemen çözüm yolları sermeye çalışıyor önüme. Korkma yaparsın bir şekilde diyor içimde ki ses... Sonunda yapamasam bile, beni yapabileceğime inandırdığın için sana...

Aforizmalar- aphorisms- aphorismen

Son dönemde aklımdan geçen kısa kısa cümleler; Bilinç düzeyi olarak, kendini gelişime kapatıp yaşamaya devam etmek (buna da ne kadar yaşamak denir ise); Hindistan'da ki kast sisteminin en alt seviyesinde (bilinç olarak) yaşama gibi olmaz mı? Bir olmamışlık hissi ile kıvranıp durmak... Kızımın aldığı kararların hatalı olduğunu görüyorum, bu yanlış diyorum ama vazgeçiremiyorum. Umarım çocuğumun hayatını, kendi eliyle yaşanması zor hale getirdiğini izlemek zorunda kalan ebeveynlerden biri olmam. Ne kadar sevseniz de, anneliği bile çocuğunuzun size çizdiği sınıra kadar yapabiliyorsunuz (büyüdüklerinde)... İnsanların birbiri ile bir sebepten ötürü tanıştığını düşünüyorum. Bu yüzden eğer elimize küçük te olsa bir fırsat geçtiğinde, yardımcı olmayı esirgemeyelim. Tabi sonrasında bunu unutmak koşulu ile, beklentiler bizi zehirlemesin diye ... Egomuz bizden eylem ister ve bu yorucudur. Ama hayat eylemsiz olmanızı da istemez, eylemsizliğinizi de yorar. Madem her türlü yorulacağ...

Kızıma Mektup

Bu ayki ödevlerimizden biri (geçen kış olduğu gibi yarım gün, evde sıkılmamak adına evimize yakın bir anaokuluna gidiyor kızım), anne ve babanın kızımızın sevdiğimiz yönlerini anlatacağımız bir mektup yazmak. Bu mektup arkadaşlarına okunacak, kendisi hakkındaki düşüncelerimizi arkadaşlarının yanında duymaktan mutlu olacağı vurgulanmış bu ödevi gönderirken. Anne baba olarak neler hissediyoruz, babasıyla aramızda neler konuşuyoruz onun hakkında, bunları içeren bir mektup yazmaya çalıştım, kızımıza ortak duygularımızı iletmeye çalıştım. Mektubum: Canım Kızımız, 05.06.2007 saat 22.23 te seni ilk kucağımıza aldığımızda bu minik güzeller güzeli kız gerçekten bizim kzımız mı diye sorduk birbirimize. 9 ay süren bir mucizeye şahit olmuştuk ve en büyük mucize de seni kollarımız arasına alabilmekti. O günden bu yana neredeyse 3.5 yıl geçti, bazan seni uyurken izliyoruz ve birbirimize tekrarlıyoruz şurada uyuyan melek bizim kızımız diye. Hergün şükrediyoruz sen bizimlesin, sağlıklısın ve m...