Hafta sonları Hürriyet gazetesi alıyorum, biliyorum magazinel bir gazete ama haftanın stresli yoğunluğundan sonra hafif okumalar iyi geliyor, zaten hafta sonu için yaşıyormuşuz gibi bari hafta sonları kafamızı biraz olsun boşaltabilelim değil mi?
Bu cumartesi, cumartesi ekinde en iyi 10 bisiklet rotası gibi bir yazı vardı. Bir tanesi de Aydos Ormanları, o da ne bir de göl resmi. Yeşil bir orman ve göl, bu can daha ne ister ki? Eşime dedim ki gidip bir baksak mı? Hem katlanıp bagajda dura, duran bisikleti de amacına uygun kullanmış oluruz. Hem de burnumuzun dibinde.
Ataşehir'den çıktık 10 dakika sonra bir de baktık Aydos Ormanları tabelası. İçeride bir sürü farklı alternatif var, isterseniz kendi yiyeceğinizi götürüp masa kiralıyorsunuz, isterseniz oradan yiyorsunuz. Ben piknik olayını pek sevmem, o yüzden oradan yedik, et gayet lezzetliydi ancak gözleme mideme oturdu. Allahtan sonradan bisiklet sürdüm de midem kendine gelebildi.
Çocuklar için mini bir lunapark mevcut içinde hem de çam ağaçlarının gölgesinde.Burnumuzun dibinde böyle bir orman varmış ve biz yeni haberdar olduk. Küçük bir göl ve ulu çam ağaçları ama çevresi tabi gecekondular ve yüksek apartmanlarla dolu. O ulu ağaçlara bakarken o tepelerin hepsinin çam ormanı olduğunu ama şu an çok küçük bir bölümünün kalmasının (bizim için şu an hiç yoktan iyi) ne kadar yazık olduğunu düşünmeden edemedim.
Gelenlerin profili biraz karışık, pazar günleri hınca hınç dolu oluyormuş, bizim için bu sefer de yaptığımız gibi Cumartesileri erken saatler, biz ayrılırken akşamüstü saatlerine doğru kalabalıklaşmaya, Cumartesi çalışanlar yavaş yavaş akın etmeye başlamıştı.
Bu cumartesi, cumartesi ekinde en iyi 10 bisiklet rotası gibi bir yazı vardı. Bir tanesi de Aydos Ormanları, o da ne bir de göl resmi. Yeşil bir orman ve göl, bu can daha ne ister ki? Eşime dedim ki gidip bir baksak mı? Hem katlanıp bagajda dura, duran bisikleti de amacına uygun kullanmış oluruz. Hem de burnumuzun dibinde.
Ataşehir'den çıktık 10 dakika sonra bir de baktık Aydos Ormanları tabelası. İçeride bir sürü farklı alternatif var, isterseniz kendi yiyeceğinizi götürüp masa kiralıyorsunuz, isterseniz oradan yiyorsunuz. Ben piknik olayını pek sevmem, o yüzden oradan yedik, et gayet lezzetliydi ancak gözleme mideme oturdu. Allahtan sonradan bisiklet sürdüm de midem kendine gelebildi.
Çocuklar için mini bir lunapark mevcut içinde hem de çam ağaçlarının gölgesinde.Burnumuzun dibinde böyle bir orman varmış ve biz yeni haberdar olduk. Küçük bir göl ve ulu çam ağaçları ama çevresi tabi gecekondular ve yüksek apartmanlarla dolu. O ulu ağaçlara bakarken o tepelerin hepsinin çam ormanı olduğunu ama şu an çok küçük bir bölümünün kalmasının (bizim için şu an hiç yoktan iyi) ne kadar yazık olduğunu düşünmeden edemedim.
Gelenlerin profili biraz karışık, pazar günleri hınca hınç dolu oluyormuş, bizim için bu sefer de yaptığımız gibi Cumartesileri erken saatler, biz ayrılırken akşamüstü saatlerine doğru kalabalıklaşmaya, Cumartesi çalışanlar yavaş yavaş akın etmeye başlamıştı.
Yorumlar
Yorum Gönder